Osmanlı Devletinde Yahudiler
Prof. Dr. Ahmet Hikmet Eroğlu
Bünyesinde farklı milletlerden topluluklar barındıran devletlerin yönetim serüvenininde her zaman “azınlık” problemi meydana gelmiştir. Bu, azınlıkların yönetimden şikayetçi olması yahut yönetimin azınlıklarından memnun olmaması şeklinde gündeme gelebilir.
İçince bulunduğumuz Cumhuri idarenin barındırdığı farklı etnik gruplara mensup milletler ile zaman zaman problem yaşadığı da inkar edilemez bir gerçek. Gerek yönetimlerinde, gerekse problemlerin çözümünde ister istemez örnek aldığı, kendisininde bir miras olarak kaldığı Osmanlı Devleti, yüzlerce yıl gerek Anadolu’da, gerek fethettiği topraklarda farklı milletlerden oluşan halkını en istikrarlı bir şekilde yönetmiş, onların memnuniyetini sağlamıştır. O derece ki, kimi milletler Osmanlı’nın gelerek topraklarına ve yönetimine sahip olması için davette bulunmuş, kimileri ise dini inançları sebebiyle eza ve cefaya maruz kaldığı topraklardan, dinleri İslâm olmamasına rağmen Osmanlı topraklarına sığınmışlardır.
Gerek günümüzde, gerekse tarihte devletler üzerindeki etkin rollerine taaccub ettiğimiz Yahudiler yüzlerce yıl Osmanlı topraklarında bulundular. Onlar İspanya’da maruz kaldıkları soykırım neticesinde, Osmanlı topraklarındaki -hususen Selanik- Yahudi’lerinin, bu topraklardaki huzur ve müsamahalardan bahsetmeleri ve onlarıda davet etmeleri neticesinde Osmanlı toprakları büyük göçler almıştır.
İlerleyen yıllarda Osmanlı yönetiminde dahi mühim vazifeler alacak olan Yahudiler’in tarih serüveni kısaca özetleyen kitap onları daha iyi anlamak adına bazı ipuçları veriyor. Sonraki bölümlerde Osmanlı yönetiminde bulunan diğer dini gruplarla birlikte Yahudiler’inde sahip olduğu dini yaşama özgürlüğü belgeleriyle izaha girişiliyor.
Osmanlı devletinde önemli vazifelerde bulunan, padişahların doktorluklarını yapan, para akışında mühim vazifeler icra eden, dünya Yahuileri’nin ortak hareketi için etkin rol oynayan … bazı önemli isimleride ayrıca incelemiş kitap..
Osmanlı Devleti’nin “birlikte yaşatma” tecrübesinin, tarihte hep problemlerle anılmış olan Yahudiler üzerinden anlatılması, bu yapılırkende tamamen belgelere istidlâl edilmesi, üslubu ve konu bütünlüğündeki ayrıcalığı sebebiyle pek kıymetli bir eser..
İlk baskısı 1997 yılında yapılmış, o günden bu zamana kadar çok kereler basılmış, 2010 yılında Kahire’de arapça tercümesi yayınlanmış bu eser gerek öğrenciler, gerekse konuya ilgi duyan okuyucular tarafından iştahla okunacaktır.
Salih Kartal – 09.04.2014
Cevapla