Selam hidayete uyanlara olsun….
İslamoğlu Mustafa!.. Son zamanlarda duydum ki, Âdem Aleyhisselam’ın meniden yaratıldığını, babasının olduğunu ve topraktan yaratılmadığını söylemişsin. Üstelik bunun ayette yer aldığını ve topraktan yaratıldığı inancının İsrailiyyât’a dayandığını da iddia ile Allâh’a iftira ediyormuşsun.
İşin ucunun buralara kadar varacağı, yani gelip açık bir Kur’an inkârına ve imansızlığa dayanacağı senin hallerinden, tavırlarından ve yalpalayarak gidişinden belliydi. Bu yolun ucunun buraya çıkacağını gözü olanlar apaçık bir şekilde çok çok öncelerden bile görüyorlardı.
Mustafa!.. Nasıl da Allah’dan korkmadan o aslı astarı olmayan saçma düşüncelerini ayetlere dayandırabildin; Allâh’a iftira edebildin?! Demek ki hakiki ilim erbabı olan geçmiş hidayet imamlarını ve Sünnet’i süpürüp çöpe atman bu hezeyanlarına zemin hazırlamak içinmiş. Zırcahil olduğunu ne kadar da açık etmişsin!.
Nasıl öyle olmasın ki:
İnsan sûresinin ikinci ayeti إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ أَمْشَاجٍ”Şüpheniz olmasın ki biz insanı karışık meniden yarattık” ilahi kelamında yer alanالْإِنْسَانَ “el-insan” kelimesinin başındaki lâm-ı tarif olan الـ’in /el’in cins manasında olduğunu ve bütün insanları içine alacağını o yüzden Âdem’in de bu insanlardan olduğu için topraktan değil, nutfeden/meniden yaratılmış olduğunu iddia etmişsin..
Biz de diyoruz ki:
Burada farkında olmadan hem mantık ilmini hem Arap dilini hem de İslam dinini ve bu dinin kitabını bilmediğini en üst perdeden ilan etmişsin. Doğrusu senin cahillik miktarının ne kadar olduğunu anlatmak son derece güçtür; zira ucu bucağı görünmemektedir. Ancak biz birkaç madde yazalım ki, harmandan alınan bir avuç, kalanının kıymet ve derecesini bildirsin ve göstersin.
1- Ne gariptir ki, Felsefeci Caner Taslaman bu apaçık mantıkî saçmalamaya şu ana kadar herhangi bir ses çıkarmadı ve çıkarmamaya devam etmektedir!.. Nasıl böyle yapabilir?!.. Oysa bu iddia, Mantık ifadesiyle sonu gelmeyen şeyleri birbirine dayandırmak demek olan ve akli hükmünün muhal ve dolayısıyla batıl olduğu malum bir teselsülü bulundurmaktadır. Şöyle ki: Eğer Âdem aleyhisselâm, bir insan olmakla topraktan yaratılmayıp mutlaka meniden meydana geldiyse ve dolayısıyla bir babası varsa, babasının babası da olmalıdır. Ve bu nihayete kadar böyle gider. Böyle bir iddia akli bir muhal olmanın yanında insanın kadim olduğu yani sonradan yaratılma olmadığı neticesini de doğurur. Bu ise -değil bir müminin- aklı başında sıradan bir insanın bile ortaya atabileceği bir iddia olamaz.
2- Bay Mustafa!.. Âyetteki el-İnsân lafzının başında yer alan el’in cins manası bildirdiğini, dolayısıyla bütün insanları içine alacağını, netice olarak da Âdem aleyhisselam’ın bu bütün içinde olduğunu söylerken nice sebeple ne kadar da kahredici ve güldürücü bir tavır sergilemişsin!..
Bu sebepler hakikaten çok fazla ise de işte size bazıları:
Birincisi: Bu sözünle önce Arab dilinden habersiz olduğunu bilmeden ortaya koydun.. Çünkü ism-i mevsul olmayan ve lam-i tarif olan el’in çeşitlerinden birisi de evet cins için olmasıdır. Ancak, kimi âlimlere göre cinste sadece mahiyet yahut hakikat mülahazası bulunur, istiğrak yani fertlerin tamamı düşünülmez. Buna göre el’in başına geldiği isimle murat edilen, o ismin fertlerinin tamamı değil, mefhumudur. Kimilerine göre de cins bazen istiğrak ifade edebileceği gibi kimi zaman etmediği de olur.
Sen ise cins deyip diğer manalarından biri olan ve bütün fertleri içinde bulundurmak demek olan istiğrak manası veriyorsun. Hâlbuki bu -dilin yeni talebeleri dahi bilirler ki- fertlerin tamamını cins yahut her cins değil, istiğrak veya istiğrak manasındaki cins için olan el’in başına geldiği isimler içine aldırır.
İkincisi: Farz-ı muhal bu el, cins değil de istiğrak yahut istiğrak manası bulunduran cins manasında olsaydı bile dilde ve usulde istisna denilen bir ilmi bahis vardır. Yani senin anlayacağın, bir şey umumi ifade edilmesine rağmen hemen ardınca yahut daha sonra gelen bazı harici karine/ipucu ve delillerden hareketle istisnalarının bulunduğu çok olur. Bunu sadece dilden anlayanlar değil, ümmi kocakarılar bile bilir. Nitekim bu çok açık bir husus ise de misal olarak aşağıdaki ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
{ إِنَّ الْإِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا * إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا * وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا * إِلَّا الْمُصَلِّينَ * الَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ * وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌ * لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ * وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ * وَالَّذِينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ * إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ *وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ }
“İnsan, hırsı çok ve sabrı az olarak yaratılmıştır. Ona bir şer/zarar dokunursa çok feryad u figan eden bir varlıktır. Ona bir hayır/mal dokunursa çok pintidir, menedicidir; kimseye bir şey koklatmayandır. Ancak namaz kılanlar bundan müstesnadır, ayrıdır ……”(Mearic:19-29 )
Mustafa!.. Senin bu ayetlerden ya haberin yok yahut da bile bile batıl iddian için getirdiğin ayet ile oynamaktasın. Bu iki kötü ihtimalden ikincisi tabii ki birincisinden çok daha kötü.
Üçüncüsü: Böyle bir tamimle yani sizin uydurma ifadelerinizle genelleme ile Allâh azze ve celleyi yalanlamanın yanında, İsa aleyhisselam’a da -hâşâ- bir baba bulmak zorunda kalacaksın.
Umarım, Yehudilerin iftira ettikleri gibi -hâşâ- “O’nun babası marangoz Yusuf’tur” da demezsin!..
Âyette şöyle buyrulmaktadır:
{ إِنَّ مَثَلَ عِيسَى عِنْدَ اللَّهِ كَمَثَلِ آدَمَ خَلَقَهُ مِنْ تُرَابٍ}
“İsa’nın Allâh katındaki misali, Âdem’in misali gibidir. O’nu (Âdem’i), topraktan yarattı.”(Âli İmrân:59)
Bizim Nebîmize de O’na da salat ve selam olsun.
Dördüncüsü: Allâh azze ve celle yukarıdaki ayetinde Âdem aleyhisselam’ı -zırdeli olmayan her kesin kolayca anlayacağı bir açıklıkla- topraktan yarattığını haber verdiği halde bu inancı İsrailiyyat’a bağlaman ne demek oluyor? Hakikatlerin karşısında mevzi kazma düşüncesinde olan hemen hemen her bir uyanığın tevessül ettiği ucuz bir itham olan İsrailiyyat karalamasına sarılmışsın. Ne yapmak istiyorsun? Nebî sallallahu aleyhi ve sellem efendimizi mi, yoksa Allâh’ı mı yahut her ikisini mi itham ediyorsun? Kimi yalanlamak peşindesin? Bunu bir açıklasan da merakları ortadan kaldırsan inan çok iyi olur.
Beşincisi: Senin bu iddian, insanlık tarihi boyunca değil bir Müslüman âlimden veya cahilden, semavi din mensubu olan hiçbir kimseden işitilmemiştir. Hatta dinleri inkâr edenlerin bir kısmından başka kimseden duyulmamıştır.
3- Mustafa!.. Sen buna göre İsa aleyhissem’ın da babasız olduğunu Kur’ân’ın bu ayetine dayanma iddiasıyla inkâr etmek zorundasın.
Öyle ya…
Allâh İnsan sûresindeki ayette el-İnsân demekle bütün insanları kasdetti.
İsa aleyhiselam da bir insandır.
Öyleyse, -hâşâ ve kellâ- İsa aleyhiselam da bir babadan gelmiştir.
Hâlbuki Rabbimiz şöyle haber veriyor:
{ قَالَتْ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ قَالَ كَذَلِكِ اللَّهُ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ إِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ }
“(Meryem), Ey Rabbim!.. Bana hiçbir beşer dokunmadığı halde çocuğum nasıl olur? dedi. (Cibril de) Rabbin, dileyeceğini işte böyle yaratır. Bir işe hükmederse ona sadece ol der, o da olur, dedi.”(Âli İmrân:47)
Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:
{ فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا * قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَنِ مِنْكَ إِنْ كُنْتَ تَقِيًّا * قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا * قَالَتْ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا}
“Hemen akabinde biz O’na (Meryem’e) ruhumuzu (Cebrail’i) gönderdik ve (Cebrail) O’na tastamam bir beşer şekline girdi (ve göründü). (Meryem), senden Rahman’a sığınırım. (Allah’dan) çokça sakınan biriysen (bana dokunma. Melek), ben sadece ve sadece Rabbinin elçisiyim. Sana pak bir oğlan çocuğu hibe etmek için (geldim) dedi. Bana hiçbir beşer dokunmadığı ve zina eden bir kadın da olmadığım halde çocuğum nasıl olur?! dedi. (Meryem: 17-20 )
Demek ki İsa aleyhisselam baba menisinden yaratılmamış ve babası yok..
Mustafa!.. Umarım, sen de Hıristiyanlar gibi -hâşâ ve kellâ- “İsa aleyhisselam Allah’ın oğludur, babası Allah’dır” demiyorsundur. Yahut -hâşâ- O’nun meleğin menisi olduğuna inanmıyorsundur.
Bu halinle sen, sadece pek iyi bildiğin Yahudi temayülü sergilemekle kalmayacak, daha da ileri giderek apaçık Yehudi taraftarlığı yapmış olacak, Hazreti Meryem anamızı -hâşâ- zina ile suçlayan Yehudiler mevkııne düşeceksin.
4- Mustafa!.. Eğer başında “el” ilavesi bulunan her el-İnsân lafzı bütün insanları istisnasız içine alıyorsa, birçok ayetten bir kısmı olan şu ayetlere ne diyeceksin?!..
{ يَاأَيُّهَا الْإِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ }
“Ey İnsan!. Seni kerim olan Rabbinle kim aldattı?. (İnfitar:6)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan demekle bütün insanları kasdetti.
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse Mustafa da birilerince Kerîm olan Rabbiyle aldatılanlardandır.
Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:
{ قُتِلَ الْإِنْسَانُ مَا أَكْفَرَهُ }
“Geberesi insan. Şaşırtıcı bir kâfirdir (yahut ‘nankördür.’)”(Abese:17)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan demekle bütün insanları kasdetti.
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse, geberesi Mustafa şaşırtıcı bir kâfirdir (yahut ‘nankördür’)!
Rabbimiz yine şöyle buyurdu:
{ إِنَّ الْإِنْسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ }
“Şüphesiz ki insan elbette çok büyük bir zalimdir ve çok büyük bir kâfirdir (yahut ‘nankördür.’)” (İbrahim:34)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan demekle bütün insanları kasdetti.
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse Mustafa da çok büyük bir zalimdir ve çok büyük bir kâfirdir; yahut nankördür.
Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:
{ وَكَانَ الْإِنْسَانُ كَفُورًا }
“İnsan çok büyük bir kâfir yahut nankör olmuştur.” (İsra:67)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan demekle bütün insanları kasdetti.
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse Mustafa da çok büyük bir kâfir (yahut nankör) olmuştur.
Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:
{إِنَّ الْإِنْسَانَ لَكَفُورٌ }
“Şüphe yok ki insan, elbette çok büyük bir kâfirdir (yahut nankördür.)” (Hac:66)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette “el-İnsan” demekle bütün insanları kasdetti
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse Mustafa da şüphe yok ki elbette çok büyük bir kâfirdir (yahut ‘nankördür.’)
Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:
{ إِذَا أَذَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً فَرِحَ بِهَا وَإِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَإِنَّ الْإِنْسَانَ كَفُورٌ }
“İnsana tarfımızdan bir rahmet tattırırsak onunla sevinir. Onlaraellerinin yapıp takdim ettikleri yüzünden onlara bir kötülük de dokunursa Şüphe yok ki insan elbette çok büyük bir kâfirdir (yahut ‘nankördür.’)” (Şura: 48)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan” demekle bütün insanları kasdetti.
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse Mustafa’ya Allâh tarfından bir rahmet tattırılırsa onunla sevinir; ellerinin yapıp takdim ettiği (işlediği günahlar) yüzünden de ona bir kötülük dokunursa şüphe yok ki o, elbette çok büyük bir kâfirdir (yahut nankördür.)
Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:
{ إِنَّ الْإِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا }
“Şüphe yok ki insan hırsı çok ve sabrı az olarak yaratılmıştır; ona şer/zarar dokunursa çok feryat eden, bağırıp çağıran ve cıyaklayan biridir. Hayır (menfaat) dokunduğunda da çok pintidir; kimseye bir şey vermez.” (Mearic:19-20-21)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan demekle bütün insanları kasdetti.
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse şüphe yok ki Mustafa da hırsı çok ve sabrı az olarak yaratılmıştır; ona şer/zarar dokunursa çok feryad eden, bağırıp çağıran ve cıyaklayan biridir. Hayır/ menfaat dokunduğunda da çok pintidir; kimseye bir şey vermez.
Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:
{ كَلَّا إِنَّ الْإِنْسَانَ لَيَطْغَى أَنْ رَآهُ اسْتَغْنَى }
“Hayır, hayır. Hiç şüphesiz ki insan kendini müstağni (kendi kendine yeterli ve başkasına ihtiyaçsız) halde gördüğü için elbette azmaktadır.” (Alak:6-7)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan demekle bütün insanları kasdetti.
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse hiç şüphesiz ki Mustafa, kendini müstağni (kendi kendine yeterli ve başkasına ihtiyaçsız) halde gördüğü için elbette azmaktadır.
Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:
{ إِنَّ الْإِنْسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ }
“Hiç şüphe yok ki insan bilhassa Rabbine karşı elbette çok büyük bir nankördür. (Âdiyat:6)
Şimdi burada bir kıyas yapıp şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan demekle bütün insanları kasdetti.
Mustafa da bir insandır.
Öyleyse hiç şüphe yok ki Mustafa, hususan Rabbine karşı elbette çok büyük bir nankördür.
Değilse, neden?
Yahut şimdi burada bir kıyas yapıp -hâşâ- şöyle mi diyelim?:
Allâh bu ayette el-İnsan demekle bütün insanları kastetti..
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz de bir insandır.
Öyleyse -hâşâ ve kellâ- Nebi sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz de yukarıdaki ayetlerde insan için sayılan vasıfları bulundurmaktadır.
Hâşâ ve kellâ.. Binlerce hâşâ ve kellâ..
Değilse, ne için?..
Ne diyelim?!.. Allâh iman ve akıl versin. Sonumuzu kâmil bir imanla noktalasın.
Selâm hidayete tabi olanlara olsun.
Son sözümüz salat ve selam, son duamız da elhamdü lillahi Rabbi’l-alemindir…
Hüseyin Avni Kansızoğlu Hocaefendi
Allah sizden razı olsun hocam
Allah razı olsun. Çok güzel olmuş yazınız. İnşaallah tövbe eder “yanlış yaptım, takipçilerime özür dilerim” der.
Siz bu görüşün kitabını okudunuz mu ? Tam olarak ne anlatmak istiyor biliyor musunuz ?
Şahsen, İslamoğlu denen adamın yanlışları olan bir din alimi olduğunu değil İslam’ı sulandırmaya vazifeli bir memur olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla kendisi adına hüsn-ü zan vehmederek herhangi bir yorumda dahi bulunmuyorum. Yani şöyle ki; karşı saflardaki iki askerin işi nasıl ki birbirleriyle harb etmek ise bu adam ile de yapılacak olan şey, onunla harb temsiliyle mücadele etmektir. Çünkü savaşan kişiler birbirlerine “ya arkadaş, sen yanlış saftasın bizim safa gel” şeklinde telkinde bulunmazlar, orada yapılacak şey bellidir…
Hoca armudu elmayi birbirine katmış. ….. (hakaret içeren ölümü silinmiştir. Editör)
Ömrünü Allah Resulünün davasına adamış birisine bu kadar hakaret etmek yakışık alır mı? Velev ki yanlış yapmış olsun, bir müslümana bu ağır ithamlarda bulunmak, hele ki tanımadan etmeden, basıl bir vicdandır? Bırakın artık şu tekfir hastalığını Allah aşkınıza… Allah’a ait olan yetkileri Nasıl da pervasızca kullanabiliyorsunuz? Estağfirullah el-azim
Kardeşim yazıyı önyargılı okumuşsun. Orada tekfir filan yok. İslamoğlunun mantığını kullanarak bir ismin başına eliflam gelince herzaman cins için olmaz, türün tamamını içine almaz. eğer alır diyecek olursak şöyle bir sonuç çıkar diye kıyaslama yapıyor.Allah insan suresinde “insan” kelimesinin başına eliflam getirmiş. Dolayısıyla bütün insan türünü içine alır diyor. Hüseyin Avni hoca da Adem’in yerine Mustafa ismini koyarak kıyaslama yapıyor. Eğer biraz Arapça gramer bilgin yoksa bunlardan bir şey anlamazsın. hem neresi hakaret. Adam Allah’ın ayetlerini çarpıtıyor onu görmüyorsun, onu biraz hicvederek eleştiren hocayı kınıyorsun. Haksızlık ediyorsun. Hocanı sev fakat hakikati daha çok sev.
Ömrünü Allah ve Resûlüne adamış birisi haşyet’ten tir tir titrer ! Olmayan Arabçası ile ahkâm kesmeyecek ! Çok bilmiş edâları ile konuşmayacak ! İslâm Tarihi boyunca yüzlerce hattâ belki binden ziyâde müçtehid imâm gelmiş, geçmiş ! Binlerce, onbinlerce Allâme gelmiş, geçmiş ! Yüzbinlerce Alîm gelmiş, geçmiş ! Milyonlarca hoca gelmiş, geçmiş ! Bu rakamların hiçbiri abartı değil, bir gerçek ! Sadece son dönemde Güneydoğu Anadolu ve Karadenizde ki medreseler ve müderrisler ile İstanbul’da ki her köşe başında ki medreselere bakarsanız bu rakamların doğruluğuna kanaat edersiniz. Bu kadar insanın bilemediği, düşünemediğini bu adam bulduğunu iddiâ edebilecek kadar cüretkâr olabiliyor, birileride hiçbir şeyden şüphelenmeksizin eyvallah diyor, eleştirenlerede kızıp, eleştirenleri eleştiriyor ! Ahmet’in, Mehmet’in değil Hâkk’ın yanında olmak, Hâk’ka Hâk, Bâtıl’a Bâtıl demek, diyebilmek lâzım !
Hz ademe atilan iftira mustafa uslamogluna atilan iftira kadr canini yakmiyor mu?
Omrunu Allah Resulune adamis dediginiz adamin peygamberin ismini aninca selavat okuyanlari yagcilikla sucladigini biliyor musunuz? Adamin iddiasina gore Allah (CC) ve melekleri de peygambere selam verdikleri icin hasa yagcilik mi yapmis oluyor? Allahu Tealanin peygamberine selami ayetle emretmesi bile bu adami susturmaya yetmiyor.Allah (CC) onu da, bu kadar sacmaligina ragmen pesinden gidenleri de islah etsin.Amin
Mustafa İslamoğlu nun hiç bir dersine Allaha hamd, Rasulülüne selam ve salat etmeden başladığını görmedim. Allah ın ve meleklerin peygambere salat etmesi, desteklemek anlamındadır. “Allah ve melekleri Nebiye destek olur, ey iman edenler sizde Rasulün davasına destek olun” manasındadır.. Yoksa sizin anladığınız manada sabah akşam Allah ve melekler salavat getirmiyorlar. Salavat desteğin dil ile yapılanı, 70.000 kez salavat getir yan gel yat, taşın altına elini sokma, bedel ödeme(!). Biraz akletmeyi deneyin Allah Azze ve Celle aşkına, aklınızı kullunın göreceksiniz ki akıl ne büyük nimetmiş. Selam hidayete tabi olanlara..
Hocam İSLAM oğlu saçmaladı diyelim siz de Ademin toprak tan yaratıldığını isbatladınız varsayalım e ondan sonra ümmetin sorunu bitmiş mi olacak sayın hocam ümmet kan ağlıyor hocam bırakın birbirinizle anlamsız tartışmaları, bu ümmetin durumu ne olacak ümmet için rahatını bozamayanlar Allaha nasıl hesap verecek siz bunun muhasebesini yapın bence Hani müslümanlar iki el gibiydi bir birini temizlerdiler Peygamberimiz buyurmuştu İslam büyükleri kuranı bilgilerini bir bir lerine laf yetiştirmek ten hayata dair yaşanacak bir şeyler bırakmadılar Sesinizi değil sözünüzü yükseltin gök gürültüleri değil yağmurlar besliyor yaprakları .
Din muslumanin namusudur.Gercek alimler Kurana sahip cikmazsa din diye yasadigimiz Hiristiyanlarin Yahudilerin kendini hak dinde sayip kandirmalarindan farkli mi olur saniyorsunuz.Ona cevap vermekteki maksat ofke bastirmak degil,ummete dogrusunu ogretmek.İslam dunyasinin cektigi zulumlerden biri de bu gibi adamlardir.Hafife almayin
1-) Hz.Âdem (A.S)’ın topraktan yaratıldığı zaten ortada ! Ne isbâtı ? Burada isbâtlanan (Avnî hoca’nın isbâtladığı) şey Hâk diye sunulan bir sözün gerçekte “Zırva” kategorisine dahi giremeyecek durumda olduğu hakîkâti !
2-) Haydi saçmaladı diyelim diye başlayan söz “Aslında söylenen söz doğru ama haydi saçmaladı diyelim, saçmaladığını varsayalım” manasına gelir ki bu’da o sözü, o iddiayı reddetmeyip kabûl ve ikrâr edildiği anlamını taşır ! Ve bu sözü kâbûl ve ikrâr’da son derece tehlikeli olup, kişinin dinden çıkmasına sebebiyet verebilir !!!
3-) “Ümmetin sorunu bitmiş’mi olacak” sözü, ehem (en mühim, en ehemmiyetli), mühim ayrımını gündeme getirir ! Evet bugün, ümmetin önünde binlerce problem var ! Ama en önemlisi itikâdî problemlerdir ! Fıkhî, ahlâkî veya siyâsî problemler, itikâdî problemlerden sonra gelir ! Zirâ kişiyi “Cennetlik yada Cehennemlik” yapan itikâd konularıdır ! Ve, İslâmoğlu’nun bu sözüde itikâdî bir problemdir !
4-) Ayrıca varsayalım ki siz herşeye rağmen, gerçekten, yukarıdaki düşüncenizde sabitsiniz ! İyi’de unutulmamalı ki herkes adîl olmakla, adâletle hükmetmekle mükelleftir ! Bunu Avnî hocaya söyleyen aynı sözü diğer tezvîrât sahibinede söylemeli ! Çünkü, gereği budur, “Mü’mîn” olmanın !
Kardeeeeeşşşşşşş, ümmetin bu durumu ayrılıkçı fitneci lavrensler yüzünden. Ümmet birlik oldumu bilimde gelir , ilim de gelir. Ümmeti bir araya getirmeyen ümmetin neslinde Allah peygamber inanacını sarsan bu İslamoğlu isimli lavrenslerdir. Arapla-Türk-Kürt niye samimane bir araya gelemiyor bu lavrenslerin içimize attığı ayrılıkçı mesellelerle bir birimize yapışamıyoruz işte o zaman bölünüyoruz, parçalanıyoruz ve yutuluyoruz. Hocam ilim erbabı kendi üzerine düşeni yapmış, acaba sen hangi meslek erbabı isen o meslekte üzerine düşeni yapıyormusun.
Bu kişiler nefsine tabi olmuş olup oryantalistler tarafından kullanılan piyonlardır.
İnsanların bilgisiz oluşlarından istifa etmektedirler.
Bunların hatalarını bildirmezsen ahirette beni uyarmadılar dşye davacı olur.ayrıca ben Mustafa islamoğlunu çok dinlerdim dini bşlgim olmadığı için Allah razı olsun hocalarımızdan.ya imanımız gitseydi bu en büyük felaket değil midir? Eceli gelen zaten ölğyo önemşi olan imanlı ölmektir. Kendinize gelin artık ehli sünnet alimlerimize dil uzatmayın. Sizin ne haddinize onlara akıl öğretmek onlar siyasetle uğraşmaz insanlara doğruyu anlatmakla mükelleftirler. Bu uyarılarını siyasetçilere yap onlar ilgilensin memleketle
Siz zaten araştırma zahmeti duymadan 3. kişiden DUYDUĞUNUZU ilk cümlede söylüyorsunuz. zaten az çok bu adam niye böyle bir şey diyor diye merak edip araştırma veya konuşmalarına baksaydınız böyle düşünmezdiniz. yani mektuba göre Avni Hoca araştırmamış sadece duymuş ki, benim anladığım Mustafa hocanın konuşmalarından veya araştırmalarında değil de 3. bir şahıstan duymuş bu da doğru bir yaklaşım değil.
2- Mustafa hoca kuran’daki “Adem” kavramı bir fert değildir, ruh üflenmiş insanın adıdır diyor. Araf suresinin 11. ayetinde insanların yaratılışını “siz” ifadesiyle çoğul yarattığını sonra meleklere “Ademe secde edin” dediğinde tekil söylediğinden secde edilen bir tek insan değil, insana verilen ruh sonucu ortaya çıkan özelliktir diyor. Ayet bu (Araf 11).” SİZİ yarattık sonra size şekil verdik, sonra da meleklere: “Adem’i selamlayın” dedik, İblis’ten başka hepsi derhal selamladılar. O selamlayanlardan olmadı”.
Ben size kendi agzindan bir vaazini soyleyeyim mi? “Ademin gercek bir insan oldugunu kabul ederseniz kardesler arasi ensest iliskiyi de kabul etmek zorunda kalirsiniz.”!!! Adam komple Adem a.s.i yok sayiyor ve illa vardir diyene de demis oluyor ki oyle biri var diyorsan o zaman onun cocuklarinin evliligi de sapkin bir iliskidir.Sadece Araf suresinde bile gecer.”Ey Adem!sen ve zevcin cennete yerlesin.” Bakara suresinde gecer “Allah Ademe butun esyanin yani herseyin ismini ogretti.butun degerli degersiz herseye isim koyan Allah onu isimsiz birakmis da insan manasina adem demis oylemi???Akil oyunlariyla kafa karistirmaktan baska isi yok bu adamin
Bunu üçüncü şahıstan dinlemeye gerek yok ! İnternet’te var konuşma. Ne konuştuğuda ortada. Gayet net. Hz.Âdem (A.S)’ında babası var diyor ! Kaldı ki haberi getiren kişi adîl olduktan sonra isterse 10.ncu şahıstan işitsin ! Siz konuşmayı dinlediyseniz, Hz.Âdem (A.S)’ın da babası var diyormu ? Demiyormu ? Onu söyleyin ! Ben dinledim. Kendi kulaklarımla işittim. İlgili şahsı demagoji ile aklamaya çalışabilir hatta belki aklayabilirsinizde ! Ama önemli olan Hâk’tır ! Hâk ! Güneş balçık ile sıvanmaz ! Bu şahsın bu sözü söylediğide, o sözün küfrü mûcîb olduğuda güneşten bile daha aşîkâr, daha net !!!
Bu saygısız uslübu kınıyorum.! ……”Avni’ de bir insan ……….” hakkını helal et amca sana Avni dedim. Ama Ben o eleştirdiğin kişide hiç bir zaman böyle bir üslup görmedim. Velev ki sen haklı olsan ne yazar.
1-) Üslûb, esası, hakîkâti değiştirmez !
2-) Kişi evvelâ okuduğunu, işittiğini idrâk etmeli ! İslâmoğlu’nun bu iddiası hem Hz.Allah (C.C)’ya, hem Hz.Âdem (A.S)’a, hem Hz.İsâ (A.S)’a ve hem de Hz.Meryem’e iftiradır ! Herkes meniden yaratıldı, herkesin babası varsa (ki Mustafa İ.’nun iddiası bu cihette) Hz.İsâ (A.S)’ında babası olması iktizâ eder ! Cenâb-ı Hâkk (C.C) başta olmak üzere onun Enbîyâ-î Muhteremine ve Hz.Meryem Validemize iftira atan bir kimse için bu üslûb ağırmıdır ?!?
3-) “Velev ki o haklı olsa ne yazar” diyor ! Şu yazar ; O hakkı savunmak suretiyle hâk üzere, savunduğun kişi Cenâb-ı Hâkk (C.C) ve onun Enbîyasına iftira atmak suretiyle bâtıl üzere !!!
Cenâb-ı Hâkk (C.C) cümlemize, Hâk’kı Hâk olarak bilip, Hâk’ka tabîî olup, bâtılı, bâtıl olarak bilip bâtıl’dan ictinâb etmeyi nasib etsin. Amin.
Sen iftira deyince bende haa haklısın ne güzel bana bilmediğim bi şeyi öğrettin diyecek kadar İslamoğlu nün bakışından habersiz olduğumuzumu zannediyorsun. De hadi oradan gidin Kuranı atalar etkisinden uzak bi şekilde okuyun. Mesele İslamoğlu nun ne söylediğinin ötesinde Kuran ne söylüyor. Ornegin ” nefsi vahideyi ” bi çözün , Dehr suresinin başındaki bin yıllar geçmedikçe anılmaya değer bir varlık olmadığımızı” Kişi evvela Okuduğu Kuranı anlayacak. Rayb ve Ivec olmayan kitabı bu doğrultuda özümseyerek. Adam (İslamoğlu) inancımızı bu tür şüphelerden arındırma çabası peşinde. Çürümüş temel üzerine medeniyet inşası olmaz. Yeni bir medeniyet bozulmamış, tortulardan arınmış Bir Kuran bakışıyla olur.
1-) Kur’an meâl’den okunarak tam olarak anlaşılmaz ! Sadece Kur’an değil tercüme bir roman bile aslının yerini tutmaz ! Arabça biliyormusun ?
2-) Kur’anı atalar etkisinden uzak okuyun demek “Ataları Reddetmek” demektir ! Bu’da ataların “Sapık” olduğu neticesini doğurur ! Şu hâlde size göre 1400 senedir gelen hiç kimse Kur’an’ı anlayamamış, bilememiş, hepsi salak, hepsi ahmak, hepsi cahil, hepsi zavallı, alemin akıllısı, zekîsi, kavrayışlısı, fakihi sizsiniz öylemi ?!?
3-) Bu iddia’da ki kişi ciddiye alınıp, muhatap alınıp kendisine cevap verilmez ! Bu açıdan düşünüyorum, ben ne yapıyorum diye, doğrusu ikilemde kaldım cevap versem’mi vermesem’mi diye ?
4-) Nefs-î Vahide’nin çözülüp, çözülemeyecek bir yanı yok ! Ömrü boyunca 1 kişiyi dinleyip, okumuşsanız onun klasik usta pazarlamacı taktikleri ile “Vayy canına” bunu bilmiyorduk dersin ! Aramızda ki fark şu ki biz o şahsıda, onun gibileride, onların söylem ve pazarlama taktiklerinide biliyoruz. Sıkıntı yapma ! Eğer eline bir tefsir almış olsaydın zaten fazlasını öğrenirdin, belki. Belki diyorum çünkü hiçbir alim yada hiçbir ilmî eser meseleleri allayıp, pullayıp, pazarlamacı taktikleri ile bezirgân taktikleri ile anlatmaz. Sunmaz. Sunum ve anlatımları umumiyetle gayet üst düzeyde, ilmî bugünün tabiri ile akademik düzeydedir. Alim ile natık yada vaiz arasında ki fark şudur, tabiri caiz ise. Alim, toptancı tüccar gibidir. Vaiz yada natık ise perakendeci “Çığırtkan Pazarcı” esnafı gibidir ! O nedenle halkın ekserisi nasıl ki toptancı tüccarı bilmezse, gerçek alimi de bilmez. Halkın ekserisinin alim diye bildiği “Çığırtkan Pazarcı” esnafıdır ! Sizin durumunuzda anlaşılan o ki “Çığırtkan Pazarcı” esnafına müşteri olmuşsunuz !
4-) “Bin yıllar geçmedikçe” ifadesini nasıl çıkardınız acaba ? Bin yıllar nerede ? Kur’an haşa babanızdan size gelen mektupmu’dur ki istediğiniz gibi çarpıtıp, eğip, bükeceksiniz ? Haydi sizin çok bilmiş edâlar (üstadınız gibi) ile kullandığınız ifade ile ifade edelim; Bu yaptığınız, “Rayb” ve “Ivece” olmayan kitabı tahrif değilde nedir ? İki ıstılah kullanmakla kendinizi allâme-î cihân’mı zannettiniz ?
5-) Hiçbir cahil, bir başka cahilin inancını şüphelerden arındıramaz ! Çünkü kendi inancı bile (şayet var ise) tenâkuzlar ve yanlışlar içindedir !
6-) Yeni bir medeniyet diye bir derdimiz yok ! Bizim derdimiz İslâm Medeniyeti. İslâm Medeniyeti ise Re-form ile değil Tecdîd ile olur ! Tecdîd ise aslına dönmektir bildiğiniz üzere ! Siz dilerseniz inancınıza re-set atabilirsiniz yada kendi inancınızı re-forme edebilirsiniz ama İslâmda böyle bir şey yok ! Tecdîde gelince o erbâbının işidir, süslü laflar etmekten başka marifeti olmayan Nâtıkların değil !
Yazik Islamoglunun bakisindan habersiz degilseniz sapkinliklarini onayliyorsunuz demek ki.. Keske bunlari buraya yazip hepimizi sahit etmeseydiniz.Demek 1400 yildir ilmi birikimi birakip bozuk Arapcasina ragmen Buhari dahil muhaddislere laf atmaktan cekinmeyen biriyle inancinizi arindiracaksiniz oyle mi?tabii adam sahih hadisleri bile inkar eder, Allah (CC) a tazim etmez peygamberimize salavat okumaya yagcilik derse kendinden baska kimseyi kale almamasini normal gormeli.Benim anlayamadigim hala nasil kendine muslumanim diyen dinleyiciler buldugu.Rabbim ailemizi, coluk cocugumuzu ve tum zurriyetlerimizi boyle fitnelerden korusun.
Dinleyiciler bulması gayet kolay. Nefse hoş gelen şeyler, zaaflarına yenilen insanlara cazip gelir. Kadın erkek karışık, tesettüre riayeti önemsemeden televizyonunda prof. lara verdirilen Kur’an dersleri, Müslüman olduğunu düşünen ve fakat bir türlü gerçek İslama teslim olamayanlara kurtarıcı sal gibi geliyor.
Bu arada İslamoğlu gibiler de ya bilmeden oryantalistlerin ekmeğine yağ sürüyor ya da bilerek malı götürüyor.
Şimdi moda oldu bu Kur’anî deyim: Atalar dini, atalar yolu. Ya atalar dediğiniz Peygamberimizin nazarıyla, nefesiyle yoğrulan, hataları yine Allah Resulünün kontrolüyle düzeltilen sahabeler, o yıldız kişilerin öğrettiği dini kuşaktan kuşağa naklederek (ve dinin kaynağı Kur’an-ı Kerim’i de; onlara güvensizlik Kitab’a da güvensizliği getirir, çünkü Allah (c.c.) bana vahyetmedi, elimizdeki Kur’an onların bize naklettiği kitap, bu ciddi olarak düşünülmesi gereken bir konu) bize kadar ulaştıran İslam için ömrünü vermiş Müslüman alimler. Kur’an ayetlerini Peygamber efendimiz sahabelerine nasıl açıklamış, sahabeler Allah kelamını nasıl anlamış, bunları gözardı ederek hatta bizzat yok sayarak evet 1400 sene sonrasının dili, yaşayışı, anlayışı ile yorumlamaya kalkmak ve bunu Allah’ın kelamından çalıntı ifadeyle kötülenmiş “atalar yoluna uymamak” olarak açıklamak ne kadar akıllıca, mantığa ne kadar uygun anlamakta zorluk çekiyorum. Burada tekrar belirtiyorum. Bu dini bize ulaştıranlara güvensizlik bizzat dinin kendisinde şüphe oluşturmaya yönelik bir eylemdir ve dinimizi bizden (cahil Müslümanları kastediyorum) daha iyi bilen oryantalistlerin dinimizi bozmak için giriştikleri bir mücadeledir. Allah basiretimizi artırsın, kalbimizi hakka yöneltsin, hidayetten ayırmasın. Amin.
İntifada, Mustafa İslamoğlu denilen herif istiyorsa binlerce âyet okusun, maksadını anlayamıyor musun? Bir incil firması, hıristiyan olunsun diye Kur’an’dan ayetler eklemiş broşürüne. Ayet okudu diye hıristiyan mı olacaksın? Yahu bi ilahiyat okuyup kendinizi âlim, âlimcik görüp her denilene kanmayın yahu! İz’an sahibi bir insan bu heriflerin ne mal olduğunu cemiyetin en cahili olsa bile anlar.
Sanki bu mes’eleyi araştırınca yüzlerce insan cennete gidecek; ümmet 300 senelik çöküşten kurtulacak ve hepimiz felaha ereceğiz de bunları söylüyor bu M.İslamoğlu denen herif. Videolarına bakıyorum arada, hep doğru bildiğimiz, ilmek ilmek ördüğümüz, damla damla içtiğimiz hakiketlerimize saldırıyorlar. Yani bu hususta artık anlamayacaksanız din ile resmen ilimcilik oynuyorsunuz, boğazınızdan aşağıya ayetler pek iniyormuş gibi görünmüyor dikkat edin! O tehdide muhatap olmamamız lazım.
Ulemanın tesbit ettiği hakikatleri “ilimcilik” oynayarak yok etmeye çalışan M.İslamoğlu ile; Hıristiyan olunsun için broşürüne Kur’an’dan ayet ekleyen gavur arasında “zihniyyet olarak” bir fark yok. İkisi de Kur’an’ı kullanarak insanları yanlışa sevk etmeye uğraşıyor.
İslamoğlu bu böyledir demiyor, “ben böyle düşünüyorum” diyor. “Benden önce de nice “alim” dediğiniz zat bu görüşleri savundu.” diyor. Peki siz ne yapıyorsunuz? O alim zatları bırakıp İslamoğlunu tekfir ediyorsunuz. Vah size…
Kimmiş o sapık görüşü savunan “alîm zâtlar” ?!? Çoğuldan geçtim, kimmiş o alîm zât ? Bir tane misâl versin, sadece bir tane ! Onlarcasına gerek yok !!!
Sayın Kansızoğlu, Mustafa İslamoğlu’nu eleştirmek hakkı hepimizde olduğu gibi sizde de vardır.Fakat, daha başlarken bir sürü hakaretle başlamanız müslümanlık adına çok üzücü.Zira, konu ilmi bir mesele ve farklı istinbat ve yaklaşımların olabileceği bir konu.Buna rağmen Mustafa İslamoğlu’nun yazınızın başında dinden çıkardınız.
Bir de, ‘ son zamanlarda duydum ki ‘ diyorsunuz..Bu nasıl bir anlayış hoca! İşin dedikodusunda mısın ? Yoksa belirtilen konuda bir eleştiri ve kendi yaklaşımınızı ortaya koyma çabasında mısınız?
Önce okuyacaksınız hoca ! Okuduktan sonra , eleştiri yapacaksınız…Adam gibi eleştiri yapacaksınız..Hakaret etmeden.(Aklınca) itibarsızlaştırmadan…Hucurat suresinin Türkçesini okuyun..1000 kere okuyun.Arapçasını değil hoca ! Türkçesini…sindirerek..yavaş yavaş..tertil üzere..Anladın ??
1-) Konu ilmî bir mesele değil ! İddia “Zırva” kategorisine dahi girmekten çok uzak !
2-) Önemli olan duyumla yazmak değil, duyumun gerçekliğidir ! Duyum gerçekmi ? Yanlışmı ? Duyumun hakîkât olduğu son derece aşîkâr ! Demagojiye gerek yok ! Kaldı ki “Duydum ki” sözü illâ ki birisinden işitmeyide gerektirmez ! Biraz edebiyat ile ilgilenin lütfen ! İnternette izlenen video yada dinlenen kaset içinde duydum ki denilebilir ! Ama dediğim gibi önemli olan duyumun gerçekliğidir !
3-) Eleştiride dile getirilen hakîkâtlere yönelik tek bir itirâz dile getirememekle birlikte ( çünkü mesele anlaşılamayacak çetrefilli bir mesele değil ve bu iddia’nın küfr-ü mucîb olduğuda gün gibi aşîkâr ) ama yine de Mustafa İ.nu aklamaya çalışıyorsunuz ! Siz yada biz aklasak ne olur ? Paklasak ne olur ? Görmezden gelsek ne olur ? O iddia’nın küfr-ü mucîb olduğu hakîkâti değişirmi ?
4-) Kur’an’ın Türkçesi, ingilizcesi, farnsızcası yoktur !!! Kur’an Türkçe’mi indi ki Türkçesi olsun ? Kur’an Arabça, meâli Türkçe ! Peki, Meâl Allah (C.C) katındanmı indi ?
Sizler iftiracı fasık sözde müslümanlarsınız,hem islamoğlu hocanın her müslümanın hakkı olduğu gibi hz.adam ile ilgili ayetleri yorumlamasını bir adamın eleștirileriyle yargılayabiliyorsunuz hatta tekfir edebiliyorsunuz ardından bu habere hakaretlerle yorum yapan taraftarlarınızın hezeyanlarını paylașıyorsunuz hem de aynı habere bir takım sorular sorarak karșı görüșlerimizi yayınlamıyorsunuz.bu dürüst müslümana yakıșır mı.sizler islamoğlu hocanın sakalının teli olmaya bile layık değilsiniz.yazık size.
İçinde Hakaret olmayan, belki hiçbir yorumu yayınlamaktan imtina etmedik… Kendimizden şüphemiz yok!
Onaylanmış yorumlara baktığınız takdirde bunu rahatlıkla görebilecek olmanıza rağmen nedir bu aymazlığın sebebi?
Onaylanmayan bir yorumunuz var.. Dakika başı yorum onaylıyor değiliz. Ancak şimdi onaylanmamış tüm yorumlara bakınca gördüm ki, sizin yorumunuz zaten onaylanmayı hak etmemiş..
Vesselam..
1-) Müfterî ve fasık görmek isteyen, müfterî müddeî’ye baksın ! Hem Hz.Allah (C.C), hem Hz.Adem (A.S)’a ve hem de dolaylı yoldan Hz.İsâ (A.S) ve annesi Hz.Meryem Validemize iftira atandan daha müfterî, daha fasık kim olabilir ?
2-) Müfterî müddeî’nin iftira, hakaret ve hezeyanlarına “Yorum Hakkı” deyip burada yazılanlara hezeyan diyenler evvela fasık kimdir, kime denilir, hezeyan nedir, neye denilir, müfterî kimdir, kime denilir, yorum hakkı nedir, kimlere aittir bunu öğrenip ondan sonra burada yorum yapsalar daha iyi olur !
Araf 12.Ayet: Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.Şeytan kabul edicek ama islamoğlu ret edicek ve siz islamoğlunu savuncaksınız öylemi? Müslüman kaldığınızı düşünceksiniz birde.islamoğlunu savunanlar DİKKAT!!!
ZİYA PAŞA MERHÛM GÜZEL BEYÂN EYLEMİŞ….
Hüseyin Avni Hoca M.İ. adlı nâtıkı eleştirince nâtıkın taraftarları galeyana gelmişler ! Savunma olarak M.İ. adlı şahsın zırva kategorisine dahi girmekten uzak iddiasını savunamıyorlar, lâkin işbu reddiyye’de ki üslûbu tenkîd etmeye çalışıyorlar. Hüseyin Avni hocaya veryansın ediyorlar.
Bunları okuyunca aklıma Ziya Paşa merhûmun meşhûr Terkîb-î Bendinde ki mısrâlar geldi…
Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
Hâinlere amma ki riâyet yeni çıktı
******************************************
İsnâd-ı ta’assub olunur merd-î gayyura
Dinsizlere tevcîh-i revîyyet yeni çıktı
******************************************
Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm
Şirin dahi kasd etmesi cana gülerektir
******************************************
Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın
Âdem görünen harları âdem mi sanırsın
******************************************
Sâdık görünür kisvede erbâb-ı hıyânet
Mürşîd sanılır vehlede ashâb-ı dalâlet
İlginç, bak isteyince düşünebiliyormuşsunuz. Bu da iyi bişey. Dinimizi hap gibi birinin elinden alıp yutmadan da oluyormuş. Kutlarım. Ama sayın kansızoğlu reddiyesini yazarken sayın İslamoğlu ile ilgili bu denli önyargı oluşturma derdine düşmese iyi olurmuş. Sonuçta delillerini söyleyip tercihi okuyana bıraksa şık olurmuş. Eyvallah, hakikati bilen Allah’dır vesselam. Bizde ancak kardeşiz…
Bu yazıyı yazan kişi, Kur”an dan ne kadar uzak, manasından ne derece mahrum olduğunu ortaya koymuş sadece. Bize de şahitlik etmek kalmış. Peş peşe sıraladığı ayetlerde geçen el-insan tanımlamaları, tüm insanların, bahsi geçen tanımlamalara muhatap olma ihtimali ve potansiyeli içinde taşıdıklarını söyler. Tüm insanlara vahyin ışığından uzak kaldıklarında başlarına gelecekleri haber verir, yoksa tüm insanların bu konumda olduğunu söylemez, wesselam..
Sizler Mustafa hocanın bu konudaki fikirlerini dinlemeden kitabını okumadan iftira atarak islamı tekelinize almak mı istiyorsunuz anlamadım?Bu nasıl bir hazımsızlık nasıl bir ilim talebesi olmak ki ilme saygı duyurmuyor talebesine
agziniza saglik hoca.
kuranciyiz diye
misyoner mason sii.muetźili kadiyani urcie cehmiyye islamin red ettihi her.fikri islam.diye anlatan bu musrigi iyi yazmissiniz.
Allah dünyamızı hayatımızı sizden korusun
H.A.Kansızoğlu Hocamızdan Allah razı Olsun ve uzun ömürler versin… Bu kudurmuş odernsit ve mezhebsizlerin hakkından şüphesiz ki, ehl-i sünnet alimleri gelir ve onlara muhakkak galebe çalar !
Allah hocamızdan razı olsun cok güzel yazmış