Hayatta en önemli şey nedir? Açlık çekilen bir ülke’de birine bu soruyu sorarsak vereceği cevap ”yemek” olacaktır. Donan birine aynı soruyu sorarsak cevap ”sıcaklık.” Yalnız ve çaresiz birine yine aynı soruyu sorarsak cevap, bir birlikteliği, bir paylaşımı ifade edecektir. Bu sorularımız tabîi şeyler içindir… Genele yayarak bu soruları Müslüman kimlik inşası ile alakalandırırsak “Arayış” olur…
Bugün kimin neye ihtiyacı varsa onunla boşluğunu gideriyor. Günümüz Müslümanı, kendi Müslümanlığını kaybetmiş. Kimliksiz bir şekilde savruluyor. Kim ne derse kimliğini onun üzerine inşa ediyor. Şurası bir gerçektir ki; kimin neye ihtiyacı varsa onun arayışında. Allah’ı arayanlar Kur’an üzerinden yeni bir algı oluşturuyor. Kimliksiz Müslüman; ”Evet işte benim Allah’ım. Din böyle olmalı. Bunun dışında başka da bir şey kabul etmem” diyor. Çünkü arayış içerisinde olan; bulduğu ilk şeye yapışır. Öyle bir tutar ki; onu ondan alabilene helal olsun; bulduğu şey aslında kendisi olmuştur. Hevası, arzusu, tırnak içinde ‘putu’ olmuştur.
Neden mi? Çünkü daha Allah’ı bulamamış. Arayış içerisinde… Allah’ı bulmanın adresini yanlış öğrenmiş… Çünkü ”Ağababaları” böyle diyor: ”Allah’ı bulmanın adresi Kur’an’dır”…
Eğer Allah’ı bulmanın adresi Kur’an olsaydı, Kur’an peyderpey 23 küsür yılda indirildiği halde Ona iman edenler, O’nu bulanlar bunu nasıl gerçekleştirmiştir? Ortada Kur’an yok. Belki birkaç ayet, belki bir sûre var. Peki onlar Allah’ı nasıl buldular? Hz. Peygamber (s.a.v)’den önce vahiy onlara mı iniyordu? Haşa… Ashab.. Kutlu nesil… Onlar adresi biliyorlardı… Eve giderken adresi almışlardı… Allah’a giderken adresi Hz. Peygamber (s.a.v)’den almışlardı… Bu yüzden kendi nefislerini ”put” yapmadılar. Bu yüzden kendi ”hevalarına” uymadılar. Zevk-ü sefa için birbirlerinin canına kıymadılar. Severken Allah için; kızarken Allah için…
Ahir zamanda yeni bir kimlik arayışında olanlara müjdem var. Haberiniz olsun…Hz. Peygamber (aleyhisselam) ile ”Müslüman kimlik inşası” tamamlandı…,
”Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar? ” [Nisa Suresi, 69]
”Kim Resul’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.”[Nisa Suresi, 80]
Allah celle celaluhu ”Kimliksiz Müslümanlara” adresi vermiş. Adres: Rahmet Peygamberi. Adres: Büyük Peygamber. Arayışta olan Müslüman bu doğruyu ıskalamış maalesef… Hatasız gördüğü ”Ağababalarının” direktifleriyle Hz. Peygamberi (s.a.v) salt bir insan olarak görüyor. Burada da durmuyor. O’nu ”postacı” yerine koyuyor… Kur’an üzerindeki Peygamber algıları Allah katındaki Peygamber’den çok farklı… Biz kimliğimizi Peygamber’den aldık… Onlar ise Oryantalistlerden… Bu yüzden onların kimlikleri bozulmaya mahkûmdur…
Müslüman gençlik yeni bir kimlik değil; kaybettiği, daha doğrusu çaldırdığı kimliğini geri almalıdır… Maske kimlikleri değil; kendi öz kimliğini söküp almalıdır… Eskimiş olarak da bulsa onu yenilemelidir… Biz yenilemeye karşı değiliz… Değiştirilmesine karşıyız… Bu kimliği bulmaya yardımcı olacak bazı tavsiyelerimiz olacak… Siz de biliyorsunuz ki; hayati önem taşıyan kimlik inşamız daha bebekken başlar. Hatta doğmadan başlar. Nasıl mı? Bir kaç maddeyle…
- Çocuğun yaradılışsal özelliklerinde anne, baba ve atalarının kan kalıtımının etkisi.
- Çocuğun huy ve karakter özelliklerinde anne, baba ve atalarının kan kalıtımının etkisi.
- Anne ve babanın çocuk istemesindeki niyeti. (Allah rızası)
- Anne ve babanın, anne gebe kalmadan önce aldıkları ve gebelik sırasında annenin aldığı besinlerin niteliği ( Helal-Haram)
- Zaman ve mekânın etkisi. (Dinin yaşandığı ortam. Mübarek günler)
- Aile eğitiminin ve çevrenin etkisi. (İlim yuvası bir ev. Medrese)
- Çocuğun yapısal yeteneklerine göre İlahi Takdir’in etkisi. (Cüz-i İrade göz ardı edilmeksizin)
Yunus Sanır
Cevapla