Osmanlı mimarisinin ve Mimar Sinan eserlerinin güzide örneklerinden biri olan Edirnekapı Mihrimah Sultan Külliyesinde bulunan aşere, takrib ve tayyibe eğitim merkezinde kurrâ hâfızlar yetişiyor. Bu muazzez kıraat medresesindeki eğitimlerini tamamlayan hâfızlar icazet alarak Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e kadar kesintisiz bir şekilde uzanan, Allah Te‘âlâ’nın kitabını, kendileriyle muhafazayı murâd ettiği ‘hamele-i kur’ân’ zümresine dâhil oluyorlar.
İstanbul’da Hatimle Terâvîh kılınan pek çok câmi var; fakat Mihrimah Sultan Câmii’ni, hatimle terâvîh kılınan diğer câmilerden ayıran mühim bir hususiyeti var. Bu câmide hatimli terâvîh namazı, her sene farklı bir kıraat üzere kıldırılıyor. Geçtiğimiz sene kıraat imamlarından İmâm İbnü Âmir (Rahimehullâh)ın râvîsi İmam Hişâm (Rahimehullâh)ın rivâyetine göre eda edilen terâvîh namazı bu sene, İslâmî ilimlerin her alanında büyük bir mütehassıs olan Mekke-i Mükerreme’nin kıraat âlimi ve yaşadığı devirde Mescid-i Harâm’da imamlık vazifesini ifa etmiş olan büyük tâbiî Ebû Ma‘bed Abdullâh İbnü Kesîr İbni Amr ed-Dârî (Rahimehullâh)ın kıraati üzere eda ediliyor.
Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în)den; Abdullah İbnü Zübeyr, Ebû Eyyûb el-Ensârî ve Enes İbnü Mâlik (Radıyallâhu Anhum) gibi şahsiyetlerle görüşme imkânı bularak Tâbiûn nesli arasına girme şerefine nail olan İmam İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ı, kurrâ ve vahiy kâtibi sahâbîlerden Übey İbnü Kâ‘b (Radıyallâhu Anh)a ulaştıran hocaları arasında Mücâhid İbnü Cebr ve Dirbâs (Rahimehumallâh) gibi, Abdullah İbnü Mes‘ûd ve Abdullah İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhum)un talebelerinden büyük tâbiîler yer alıyor. İmam İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın talebeleri arasında tebei’t-tâbiîn’in ulûlarından olan başta Eyyûb es-Sahtiyânî ve Sufyân İbnü Uyeyne (Rahimehumallâh) gibi, daha pek çok büyük zât bulunuyor.
Kıraatinin sıhhati konusunda devrinin ve kendisinden sonra gelen ulemanın icmâ ettiği belirtilen Mekke-i Mükerreme’nin kıraat imamı İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın kıraatinin sonraki nesillere aktarılmasına vesile olan râvîleri ise Mescid-i Harâm’da kırk yıl kadar müezzinlik yapmış olan Ahmed ibnü Muhammed el-Bezzî (v. H. 250) ve Muhammed ibnü Abdurrahman Kunbül (v. H. 291) (Rahimehumallâh) gibi imamlardır.
İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın kıraatinin bazı özellikleri şunlardır:
- Kur’ân-ı Kerîm’de geçen صراط ve الصراط kelimelerini Kunbül’ün rivayetinde سراط ve السراط diye okur.
- كم، هم gibi cemi zamirlerin “mîm”lerine zamme verir ve önlerine uzatan vav takdir eder (sıla yapar): كمو، همو gibi.
- Sâkin bir harften sonra gelen müfred müzekker gāib zamirlerini harekeleri doğrultusunda uzatarak (önlerine med harfi takdir ederek) okur: منهو، فيهى gibi.
- Kur’an’da geçtikleri her yerde هزوا kelimesini القدس، هزءا kelimesini القدس (“dâl”i sükûnla) أرنا’yı أرنا (“râ”yı sükûnla), خُطُوات’ı خُطْوات (“tâ”yı sükûnla), أُكُله، أُكُلها، الأُكُل، أُكُل kelimelerindeki “kâf”ı sükûnla الأُكْل، أُكْل، أُكْله، أُكْلها şeklinde okur.
- القُرْآن kelimesindeki hemzeyi hazfederek :’القُرَان’ okur. [1]
- Mütekellim yâ’larının bazıları fethâ, bazılarını ise sükûn ile okur.
- Medd-i muttasılı, iki elif miktarı uzatır.
İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın Kıraatinin Hepimiz Tarafından Tatbik Edilen İki Yönü
a) Duhâ Sûresi’nden itibaren her sûre sonunda tekbir getirmek
Hatim indirirken Duhâ Sûre-i Celîlesinden itibaren her sûrenin sonunda tekbir getirmek ülkemizdeki yerleşik Kur’ân eğitiminin önemli tatbikatlarından biridir. Hadîs ve tefsîr kaynaklarımızda kayıtlı bulunan hadîs-i şerîflere göre vahiy bir dönem kesintiye uğramış ve Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu durum karşısında pek mahzun olmuştur. Duhâ Sûresi’nin nâzil olmasıyla bu kesinti sona ermiş ve Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) memnuniyetini tekbir getirerek ifade etmiş ve bunu, Kur’ân-ı Kerîm hatmini tamamlanıncaya kadar böyle sürdürmüştür.
Her ilmin ayrı hususiyetleri vardır. Hadîs ve tefsîr kitaplarında bu rivâyetler bizlere ulaşmışsa da, kıraat imamları kendi imamlarının ve râvîlerinin okuyuşlarını esas alıp onu tatbik ettiklerinden İbnü Kesîr (Rahimehullâh) dışındaki imamlardan böyle bir tatbikat nakledilmemiştir. Hemen hepimizin tatbik ettiği bu tekbir geleneği, yalnızca İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın kıraatinin Bezzî rivâyetinde yer alan bir uygulamadır.
Kıraat imamlarının bu rivâyetlerinin hadîs ve tefsîr âlimleri tarafından da muteber kabul edilmiş olmasından mütevellit bu tatbikat bu derece yaygınlaşmış ve Âsım kıraatini esas alan coğrafyalarda da uygulama alanı bulmuş olmalıdır.
b) Medd-i Muttasıl’ı iki elif miktarı çekmek
Aslî med üzerine ziyâde konusunda kıraat imamları ittifak etmişseler de, bu ziyadenin ne kadar olacağı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Hadr okuyuşu esas alan İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın kıraatinde Medd-i Muttasıl, aslî medd’e bir elif ziyadeyle iki elif miktarı uzatılarak okunur. Hadr okuyuşu esas alan diğer kıraat imamlarından olan Ebû Ca’fer, Ebû Amr, Ya‘kûb ve Kâlûn (Rahimehumullâh) gibi diğer kıraat imamlarının okuyuşunda ise muttasıl meddin, dört eliften daha az çekilmesi yoktur.
Memleketimizde ve dünyanın sair coğrafyalarında hatm-i şerîflerin hızlı okunduğu ve terâvîh namazlarının hızlı okuyuşla kılındığı durumlarda âsım kıraatine göre yapılan okumalarda da muttasıl medlerin iki elif miktarı çekildiğine şahit olunur ki, bu tatbikat da bizim İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın kıraatini esas alarak yaptığımız bir uygulamadır.
Ramazân-ı Şerîf’in Son On Gecesi Cemaatle Hatimli Teheccüd Namazı
Bilindiği üzere teheccüd namazı da dâhil olmak üzere nafile namazların cemaatle kılınması fıkhen hoş karşılanmayan bir durumdur. Buna mukabil Ramazân-ı Şerîf ayında bilhassa son on gününde gece namazlarının cemaatle kılınması bu hükmün dışındadır. Dolayısıyla hangi gece olduğu tam olarak bilinmeyen Kadîr gecesini son on günde aramak gerektiğini bildiren hadîs-i şerîflerden yola çıkarak o geceleri teheccüd namazı kılarak ihyâ etmek ve bu namazları terâvîh namazı gibi kıyamı uzun tutmak suretiyle hatimle kılmak büyük bir fazîlettir.
Şeyhü’l-Kurrâ Hâfız Ali Şahin Hoca Efendi
Konu Mihrimah Sultan Câmii ve burada yetişen hâfızlar olunca, câminin Başimamlık vazifesini geçtiğimiz seneye kadar yürütmüş olan ve yazı boyunca zikretmiş olduğumuz veya asıl konumuz olmadığından bahsetmediğimiz daha birçok hizmetlerin tamamında en büyük paya sahip olan Şeyhü’l-Kurrâ Hâfız Ali Şahin hoca efendiden bahsetmemek olmaz.
Yatsı vakti Mihrimah Sultan Câmii’ne girenleri Hâfız Ali Şahin hoca efendinin sohbeti karşılardı geçtiğimiz sene. Câminin imam-hatibi Âdem Küçük hoca efendinin gür sesiyle kıldırdığı Yatsı namazının farzının ardından açılışını yaptığı Hatimli terâvîh namazı, Hâfız Ali Şahin hoca efendinin riyâsetinde kılınır, Vitir namazını her akşam farklı bir kıraatten okumak suretiyle bizzat kendisi kıldırırdı. Câmide i‘tikâfa girenlerle yakından ilgilenir, Ramazân-ı Şerîf’in son on gününde cemaatle kılınan teheccüd namazının da tertibini gerçekleştirirdi.
Adlî mercîlere intikal etmiş bir konu olduğundan daha fazla detaya giremeyeceğimiz bu üzücü durum sebebiyle Ali Şahin hoca efendi bu sene yok. Onun yokluğuna rağmen Mihrimah Sultan Câmii’ndeki Ramazân-ı Şerîf günleri Âdem Küçük ve Fatih Akpınar hoca efendilerin gayretleriyle devam ediyor. Ayrıca bu eğitim merkezinde vazifeli hoca efendilerin kurduğu Dâru’l-Kurrâ vakfı da kurrâ hâfız yetiştiren önemli müesseselerden biridir.[2]
Bu Kıraati Dinleme Fırsatı Ele Pek Geçmez
Bu yazıyı kaleme almaktaki maksadımız, bu kıraati dinleme fırsatının ele pek geçmeyeceğini düşündüğümüzden sizleri bu fırsattan haberdar etmektir. Özellikle İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın kıraatini baştan sonra dinleyebileceğiniz platform sayısı son derece az. İslamway gibi –en azından benim bildiğim kadarıyla- kıraat yönünden Kur’ân tilâveti arşivi en geniş olan bir sitede dahi bu kıraatten baştan sona okuyuşa yalnızca bir kârîden erişim sağlayabiliyorsunuz.[3]
Siz de kendiniz ve Kur’ân-ı Azîmüşşân ile münasebetiniz konusunda mühim ilerleme kaydetmek istiyorsanız, en azından bir gece olsun Mihrimah Sultan Câmii’nde terâvîh namazı cemaatine dâhil olun ve bu güzelliği câminin harikulade mimarisi içerisinde müşahede edin…
Dipnotlar
[1] Tayyar Altıkulaç, “İbn Kesîr, Ebû Ma‘bed”, DİA, c.XX, s.131. Konunun kıraat alanına müteallik diğer yönleri hakkında detaylı malumat için Ziya Şen’in İbnü Kesîr kıraatiyle ilgili yüksek lisans tezine ve Prof. Dr. Abdülhamit Birişik’in ‘Kıraat İlmi ve Tarihi’ adlı eserine müracaat edebilirsiniz.
[2] Dâru’l-Kurrâ Vakfının resmî internet sitesine erişim sağlamak için bkz. http://www.darulkurra.org.tr/
[3] Kârî Yûsuf Nûh Ahmed’in sesinden Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını İbnü Kesîr (Rahimehullâh)ın kıraatinin iki râvîsinin rivâyetiyle de dinleyebilmek mümkün. Parça okuyuşlara erişebilseniz de Kur’ân-ı Kerîm’in tamamına farklı okuyuculardan erişebilmeniz mümkün değil.
Bezzî Rivâyeti için: http://tr.islamway.net/collection/11077/tertilli-kur-an-%C4%B1-kerim
Kumbül Rivâyeti için: http://tr.islamway.net/collection/11159/tertilli-kur-an-%C4%B1-kerim
Ayrıca Kârî Yûsuf Nûh Ahmed’in bütün okuyuşlar için tavsiye edilebilecek bir kârî olduğunu da belirtelim.
Cevapla