Bundan birkaç gün evvel Nihat Hatipoğlu’na karşı savrulan içi boş, en ufak rüzgâra dahi dayanamayan iddialarına cevap verecektim. Fakat kısmet olmamıştı. Şimdi cevap vermeye gayret edelim. Sen kimsin diyebilirsiniz belki; ama bizim itikad kardeşliğimiz, İslam kardeşliğimiz var. Sanırım bu yeterli…
Malumunuzdur ki her Ramazan’ın değişmeyen gündem maddelerinden biri de Nihat Hatipoğlu’dur. Bazı çevreler tarafından yürütülen inkâr politikaları her Ramazan tekrar eder. Buna Nihat Hatipoğlu’nun meslek icabı aldığı ücret de eklendi ya da ekletilmek istendi. O kadar etkili oldu ki bu söylem; herkes tarafından dillendirilmeye başlandı.
Özellikle sosyal medyada bunun daha fazla yayıldığını müşahede ediyoruz. Bir insan meslek icabı ücret aldığı vakit niye bu kadar hırpalanır? Gün oluyor ki, cürüm işleyenlerden, hırsızlık yapanlardan daha fazla gündem oluyor. Oysa aldığı ücret helaldir. Haramdır diyen var ise buyursun. Kanaatimce mesele aldığı ücret değil. Asıl mesele itikadı. İtibarsızlaştırma çalışmaları sayesinde, kendisi toplum nezdinde ‘hikâyeci’ konumuna getirilmek istenmekte, sonuç olarak ‘söyledikleri din değil; birer hikâye yumağıdır’ algısı oluşturulmak istenmektedir.
Hitap ettiği kesim çok fazla ve kendisine karşı özel sevgileri var. Söyledikleri, anlattıkları pür dikkat dinleniyor. İşte bu bazı çevreleri kahrediyor. Neden mi? Çünkü kendileri gibi inanmayan birisinin bu konumda olması onların hiç de hoşuna gitmiyor. Onların inkâr ettiği inanç ilkelerini, inanılır hale getirdiği için rahatsızlar. Kendileri gibi Sünneti baltalamadığı için rahatsızlar. Hz. Peygamber’e söz hakkı tanıdığı için rahatsızlar. Luther Müslümanlığına çağırmadığı için rahatsızlar. “Sadece Kur’an” demediği için rahatsızlar. Kısacası mesele Nihat Hatipoğlu değil. Hiç de olmadı. Ücretle oyalandık hep. Asıl mesele savunduğu değerler manzumesi.
Her insan iyiliğe ve kötülüğe meyillidir. Bunun sonucunda ya mükâfat alır ya da azaba uğrar. Bu bir hakikat. Bu hakikat bazı insanlar üzerinden tecrid ediliyor. Nihat Hatipoğlu da bu insanlardan biri. Hataları olabilir, program gereği bazı sınırlar aşılabilir. Bunu savunacak da değiliz; fakat bu onu bağlar. Hesabını Allah’a verecektir. Bunu gündeme taşıyanlar, günahsız bir dünya hayal ediyorlar herhâlde. Kusura bakmasınlar yok öyle bir dünya!
Yegâne amacımız itikaddır. Müslümanı Müslüman yapan değerlerdir. Bizi İslam dairesinde tutan inanç ilkeleridir. Bunu savunmalıyız. Müslüman bir ülkede ekranların şaşalı renkleri arasında, sahnenin verdiği cesaretle itikada konu olan meseleleri, hadisleri inkâr edenler, asıl bunun hesabını nasıl verecekler? Müslümanların gözlerine baka baka kadim müktesebatı erozyoni bilgiler diye naftalinleyip zihnin kullanılmaz köşelerine kaldırmak, üstelik bunu din adına yapmak; İslam kardeşliğine yapılan bir darbedir. Bir ihanettir.
Yazıya son verirken birkaç şey daha eklemek istiyorum. Nihat Hatipoğlu ile yapılan bir röportaj. Bu röportaj yukarda yazdıklarımızı tasdikler nitelikte. İşte röportajdan ufak bir kısım:
Eleştirilerden rahatsız mısınız?
Nihat Hatipoğlu: Hak etmediğimiz şeyler bunlar. Bizi üzüyor. Bizim hayat tarzımız ortada. Yaklaşık iki yıl önce magazinci bir kadın yazar bir şey uydurdu. “Hoca şu kadar para alıyor” dedi. Haber baştan aşağı yalandı. Ama biz o kadar edepliyiz ki televizyona çıkıp “bu yalandır” diyemiyoruz. Akabinde her tarafta bunu yaygınlaştırmaya dönük bir kampanya başladı. Her televizyoncu emeğinin karşılığını alır. Sadece bana saldırmalarının nedeni etkimizin güçlü olmasıdır. Etkimiz çoğaldıkça bu tür düşmanlık faaliyeti ile karşılaşıyoruz. Biz mazlumuz ve bunları hak etmiyoruz. Kazanmamızda ne mahsur var. Yaptığımız birçok hizmet var. Bu hizmetleri yaparken kimse bize para vermiyor. Öne çıktıkça, birilerinin kurdukları düzeni bozdukça, devleti, milleti, askeri ön plana çıkardıkça sağa sola saldıran tiplerle karşılaşıyoruz. Onları Allah’a havale ediyoruz.
Nihat Hatipoğlu nun parası pulu değil bizim derdimiz… Onun gerçekten bir hikayeci olduğunun kanıtı her sene aynı sohbetlerle insanları uyutmasıdır. Niçin bir sefer olsun CİHAD tan bahsetmiyor. Şeriat tan Hilafet ten den. Katledilen müslümanlardan. Ben söyleyim mi bahsederse o programlarda barındırmazlar oğluda kendiside birer tiyatrocudur. İnsanlara yaşanmış veya uydurma islami hikayelerle biraz fon müzik verip boyun bükerek kandırmacadar bunun adı…. Herkez biliyor neyin ne olduğunu. Nihat Hatipoğlu nu ılımlı çağdaş müslüman müsvetteleri dinler ancak.Alttan beyaz pantolon kafat allı pullu eşarplı kadınlar.. Hiç bir Kuran talebesi ilimli akaid siyer tevsir ilmi almış biri neden dinlemiyor. Bırakın artık, müslümanları sakız orucu bozar mı sorularıyla uyutmayı…. GERÇEKLERİ KONUŞUN GERÇEKLERİ… Ha bu arada eminim ki bu yorumuda yayınlamıyacaksınız olsun ben yazdım görevimi yaptım..
Ne siz, ne de sizin gibi binler…
Hakaret etmedikçe, haddi aşmadıkça yorumlarınızın onaylanmayacağını sanıyorsunuz ya… Rahat olun…
Hikayeci olmak ile İslam Tarihi’ni anlatmak arasında koca bir fark var. Hikaye diyorsan eğer onun anlattığı hadisleri, olayları inkar ediyorsun demek. Kur’an ve Sünnet’in teşekkül tarihi yok mudur? Ne zamandan beri tarihi anlatmak hikayeci olmak anlamına geliyor. Sen cihaddan ve hilafetten bahsedeceksin ve insanlara bu şekilde ipe sapa gelmez laflar edeceksin. Müslümanlara ”çağdaş müsvetteleri” diye hakaret edeceksin. Yok öyle bir cihad anlayışı. Uyduruk cihad anlayışınızı gözden geçirin.
Hikayenin kelime anlamını öğrenmelisin kardeşim Hikaye Yaşanmış veya Yaşanabilir olayları anlatmaktır. Hikaye demek yaşanmamış demek değildir. Afedersin ama açık saçık kadınlarla sarmaş dolaş tv ekranlarında görürüyoruz altta bembeyaz daracık pantolon kafada alllı pullu eşarp Hocam mucuk mucuk öpüşmeler sonra sakız orucu bozar mı yok oyunda zombi öldürmek günah mı gibi sorular soran insanlara bizim mahallede müsvette denir… Sen Bi timurtaş hoca efendiyi bi İbrahim Gadban ı ve bunlar gibi dini anlatırken kuruşa minnet etmeyen onlarca hocaların sohbetlerini dinle bi daha konuşalım ..
Allah razı olsun o vakit… Onlarca sitede hiç bir hakaret, küfür ve tahrik edici bir tek kelime kullanmadığımız halde yorumlarımız sırf karşı görüşte olduğu için yayınlanmıyor. Bu sebebten sizi taktir ettim.
Peygamberin yoksulluğunu anlatarak dünyanın parasını alan bir adamın aldığı parayı helal görüyorsan bence asıl sen imanını tazele.
Haram diyorsanız buyurun delillerinizi görmek isteriz. Yaptığı emeğin karşılığını almak ne zamandan beri haram olmuş…Peygamberin yoksulluğunu mevzu bahis edersek ne senin ne benim ne de başka birinin yatacak yeri bile yok. İneyi başkasına çuvaldızı kendimize batırmalıyız…Vesselam
Bana cevap verir misiniz Nihat Hatipoğlu Din’i ticarete alet etmiş olmuyor mu para alarak.Din’i ticarete alet eden Alimler hakkında Hadis-i Şerifler gördüğüm için soruyorum.
Dini ticarete alet etmek ne demek. Bana söyler misiniz? Televizyonda program yapmak, insanlara dini anlatmak dini ticarete alet etmek midir?
Ehl-i Sünnet hocalarımızı sonuna kadar müdafaa etmeliyiz. Güzel bir yazı olmuş. Allah razı olsun.
Yunus Kardes islamı dogru Ve ehlinden ögren yoksa kendine yazik edersin ALLAH katinda hic bir özürün yok. Nihat insanlari uyutuyor. Alaaddin palevi hocayi dinle seyh suleyman ulvani dinle.
Selamun Aleyküm. Ben olaya başka bir açıdan bakmak istiyorum. Ameller niyetlere göredir. Aramızda Nihat Hatipoğlu’nun veya bir başkasının niyetini bilen gören okuyabilen var mı? Yoksa konuştuklarınıza dikkat edin. Yanlış konuşursunuz iftira olur… Peki İslam Tasavvufunda şöyle bir ibare geçer. Güzel olan da budur. Biz günahkarı değil, günahı sevmiyoruz. Bunca olumsuz eleştiriniz günahkara mı yoksa günaha mı lütfen gözden geçirin. Yoksa ALLAH Rasulü’nün (sav) Mekke’nin Fethinde ve daha birçok olayda insanları affetmesini kavrayamamışız anlamına gelir. Dahası dini anlatan ya da anlatamayan, yanlış anlatan ve sonuç itibariyle namaz kıldırdığı için maaş alan imamlar var. Bunların aldığı para haram mı acaba? İmamlar ücretsiz olarak vazifelerini velev ki hakkıyla yerine getirse peki ailelerini maaş olmadan nasıl geçindirecekler? Biz imama bir şey demedik demeyin veya yanlış anlatan zaten şöyledir de demeyin. İmam gözüyle bakın sadece. Var mı aranızda hiçbir ücret talep etmeden vaktini insanların imanı için ayıracak bir babayiğit? E hadi varsa yarından itibaren hatta şimdi işini gücünü bıraksın başlasın. Bir söz var doğru anlamamışız. Ki yanlış da ilettiler Güzele bakmak sevaptır dediler halbuki sözün orjinali Güzel bakmak sevaptır. Kardeşlerim her kötülüğün içinde güzelliği bulmak mü’min kula yakışandır. Zira Efendimiz’in (sav) leş bir köpeğin dişlerindeki güzelliği görmesi hadisesini hepiniz bilirsiniz. Şimdi tefekkür edelim kendimize bakalım sonra eleştirdiğimiz her kardeşimize bakalım. Acaba bazı şeyleri kavrayabilmek miyiz? Kim neyi ne kadar hak etti yoksa asıl eleştiriyi hak eden biz miyiz? Nihat Hatipoğlu meselesine geri dönecek olursak, aziz kardeşlerim sözlerinde bir yanlış yoksa fiiliyatında yanlış olmasına bakmayın. Güzel anlatıyorsa EyvALLAH doğru söyledin ve güzel anlattın deyiniz. Çünkü fiiliyat konusunda niyeti daha önemlidir. İncittiysek kırdıysak ve çok boş konuşmuşsak, hakkınızı helal ediniz. ALLAH’a emanet olunuz. Birbirimize sevgiyle dua edelim. Hayırlı Ramazanlar…