Kaç zamandır aklımda olmasına ve en kısa zamanda yazmam gerektiğine inanmama rağmen bir türlü fırsat bulamadığım bir yazı aslında bu. Kitabı basıldıktan sonra çok gecikmeden imzalı bir şekilde hediyesi elime ulaşmış, ben de elime ulaştığı gün okumaya başlamış ve çok kısa sürede bitirmiş, hemen bir şeyler yazmam gerektiğini düşünmüştüm.
Evet, Ömer Şavlığ hoca kardeşimizin yayınlanmış çalışması “Kur’an’dan İncelikler” kitabından bahsediyorum. Muhtevasını, yaptığı paylaşımlardan bildiğimiz ve derlenmesinin çok faydalı olacağına inandığımız çalışma şükür ilgililerine matbu halde sunulmuş oldu.
Kitabın muhtevasına dair söyleyeceklerime geçmeden önce bu çalışma vesilesiyle bir kez daha ortaya çıkmış oluyor ki, artık ne yazık ki hesap etmeden vakit harcadığımız dijital platformlar dahi “söz uçar, yazı kalır”ın “söz”ü ile aynı kaderi paylaşıyor. Sosyal medyada nice kıymetli şeyler gözümüze -ve bazen gönlümüze- ilişiyor da, hiçbiri kitaplar gibi açılıp yine, yeniden bakılacak kadar hatırımız ve hatıramızı süslemiyor. Hasılı asla kitapların yerini alamıyor.
Buradan hareketle, Ömer Şavlığ gibi, ilimle meşgul ve hususen Arapça kaynaklara nüfuz edebilen, aslî kaynaklara ulaşıp nice hazineyi çıkarmaya muvaffak olabilecek olanların bunu bir vazife telakki etmesi, bu hususta azmetmesi büyük önem arz ediyor. Zira bu sayede hem ilerleyen dönemlerde yapılacak olan çalışmalar için birer tecrübe basamağı atlanmış oluyor, hem de tercüme/derleme eserlere ihtiyaç duyanlar şahsında ilm sahasına bir hizmet sunuluyor.
Ömer hocanın bu çalışması, başta tefsirler olmak üzere, görebildiğim kadarıyla 40’tan fazla eserden istifa edilerek hazırlanmış, tam anlamıyla ilim mirasımızı teşkil eden ve hemen tamamı “o anlaşılsın diye” yazılmış olan Kur’an’ın, Allah kelamı oluşunun tabii bir neticesi olan incelikleri okuyucuya sunmuş.
Bu incelikler kimi zaman satırların manasında, kimi zaman kelimelerin sıralanışında, kimi zaman kelimenin seçilişinde, kimi zaman sayılarda, kimi zamanda hitab olunanda gizlenmiş. Şüphesiz sadece ömrünü Kur’an’ı anlamaya adamış olanlara verilmiş bir nimettir bu incelikleri kavramak. Okuyunca şaşırıyor olmamız, hayrete düşüşümüz de elbette bundandır.
Mesela Nisa Suresi 13-14. ayetlerinde cennete girecek müminler için “kalıcıdırlar” şeklinde çoğul ifade kullanılırken, cehennemlikler için neden tekil bir ifade olan “kalıcıdır” buyrulmuş? Burada, cennetliklerin birliktelik içinde nimetlerden istifade edeceği, fakat cehennemliklerin azabı yalnız başına tadacaklarının, azabı paylaşamayacaklarının işaret edildiğini düşünmek muazzam değil mi?
Ya da mesela Tevbe Suresi 28. ayette, “Müşrikler ancak bir pisliktir” buyrulurken, pislik manasında “necis” değil de, neden “neces” kelimesinin kullanıldığını anlamak ilk etapta mümkün olmayabilir. İkisi de pisliktir. Ancak “neces”in pisliğin özü manasını ifade ettiğini bilir ve bunun üzerine derin tefekkür edersek ancak o zaman belki anlayabiliriz.
İlgili kıssada Hz. Yusuf kaçarken kapıda Mısır azizine denk geldiklerini anlatan ayet, onu “Kadının efendisi” olarak tanımlar. Oysa Hz. Yusuf’da bir köle olarak azizin yanında bulunuyordu. Burada kafir olan Mısır efendisinin, bir müslümana “efendi” olmayacağı yorumunu yapan Bıkâî ‘ye kulak vermek ne güzeldir.
Kur’an’da ismi geçen tek sahabi olan Hz. Zeyd’in hikayesi ile bu nimete erişmesi arasındaki ilişki, Cennetin kapılarının açık kalacağını bildiren ayetin hikmeti, azgınlıkları anlatılırken Ebu Cehl ile Firavun arasındaki farkın bir te’kid lâmı’nda gizlenişi, ikisi de “oruç” manasına gelmesine rağmen savm ve siyam kelimelerinin ayetlerde tercih sebepleri… ve daha niceleri.
Kitaptaki numaralandırmaya göre bunun gibi doksan farklı incelik ve hikmet. Elbette bunlar da birer yorumdur. Ve elbette kat’i şekilde sebebi budur diyemeyeceğiz. Ancak incelediğinizde göreceksiniz bunlar Kur’an üzerinde yapılmış derin tefekkür ve tezekkürün bir neticesidir.
Kitabın bize anlattığı şu hakikate de bir cümle ile temas etmeden geçemeyeceğim : Bugün Kur’an’ı mealinden okuyup anladığını söyleyen, kendince hüküm çıkartanlar için ibretlik boyutu olan bu ve benzeri çalışmalar onlara şunu söylüyor: alın ve bakın, aksi halde bu ulemadan ayrılıp kendi cehaletinizin peşinde koşmakla neler kaybettiğinizin farkında bile olamayacaksınız !
Kitabın bir seri şeklinde devam etmesi ve daha nice hayırlara vesile olması duamızla..
harikulade bir eser.. Tüm dostlara tavsiye ediyorum..
Muhteşem olmuş.Benim gibi arabca bilmeyip bu kadar kaynağa ulaşması imkansız olanlar için,okusa dahi gözünden kaçması muhtemel olan bu incelikleri bizimle paylaşan hocamıza teşekkür ler ederim.