İnsan ömrü ile rızkı ikiz kardeş gibidir. Biri bitmeden diğeri bitmez. Bir canlı ne zaman ki anne karnına düşerse, kendine takdir edilen rızık çeşmesi açılır ve o ölünceye kadar hiç kesilmeden, aksama olmadan ikram edilmeye devam eder.
“Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnzca Allah üzerinedir.” (1)
Tüm mahlukatın rızkı ezelden takdir olunmuştur, artma ve eksilme olmaz. Ancak rızkın temini için çalışmak, gayret göstermek ve sebeplere tevessül etmek şart koşulmuştur. Gösterilen çabanın çokluğu ve azlığı rızka bir etki yapmamakta, yanlızca takdir edilen kadar netice alınmaktadır.
Rızık takdir edilirken kimine az kimine çok verilmesi, bir adaletsizlik değildir, bilakis dünyadaki nizamın, intizamın toplum hayatının düzenlenmesi murat edilmiştir. İnsanlar arasındaki maddi farklar onlar için aslında bir rahmet kaynağıdır. Şayet bu dünyanın nizamı, insanların aciz akıllarına ve düşüncelerine, birbirlerine uymayan istek ve arzularına, her insana göre değişen emellerine bırakılsaydı, yeryüzü anarşi ve düzensizlikten yaşanmaz hale gelirdi.
“Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların o dünya hayatında aralarındaki geçimlerini biz taksim ettik ve bir kısmını derecelerle diğerinin üstüne çıkardık ki, bazısı bazısını tutup çalıştırsın. Rabbinin rahmeti ise onların toplayıp durdukları şeylerden daha hayırlıdır.” (2)
Ana rahmine düşmesi ile başlayan, ölünce sona eren ve hiç bir canlının unutulmadığı böyle bir taksim varken insan neden kendi haline şükredip ilahi taksim rıza göstermez ve şeytanın tuzağına düşer doğrusu şaşılacak bir durumdur.
İnsan, yaşadığı çevrede kendisinden zengin veya maddi imkanlara sahip olanlara özenir, daha fazla kazanmak, zengin olmak ve refah içinde yaşamak amacıyla kısa ömrünü heba eder, bu hay huy ile geçirdigi ömründen neleri kaybettiğini anlayamaz, bir gün uyanır ve farkına varır, ancak uyandığında çok geç olur çünkü teneşirde uzanmaktadır.
İnsan yasam şartlarına bakınca hep kendisinden yukarıda olanlarla kendisini kıyaslar, halbuki yaşam şartları kendisinden daha kötü insanlar da bulunmaktadır. Bu konuda Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyuruyor:
” Sizden biri, mal ve yaradılmışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarı bir de kendisinden aşağı olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah’ ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir.” (3)
İnsanın rahat ve neşeli bir hayat sürmesi için, ezelde hakkında takdir edilen rızık taksimine rıza göstermesi ve bu taksimin hakkında hayırlı olduğuna inanması ve bu doğrultuda yaşaması gerekir.
Bizim için zenginliğin mi yoksa fakirliğin mi hayırlı olduğunu biz bilemiyoruz, dolayısıyla bize lutfedilen şartların gereği olarak Allah Teala’nın çizdiği helal sınırlar içerisinde, helal yoldan rızkımızı temin etmeye çalışarak, hem takdir edilene rıza gösterip hem de sebeplere tevessül ederek ecrimizi artırmaya çalışmalıyız.
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular
” Eğer siz Allah’a gereği gibi tevekkül etseydiniz, (Allah) kuşları doğurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam doymuş olarak dönerler.”(4)
Bize düşen, tıpkı kuşların rızık ararken sergiledikleri tevekkül ve teslimiyeti örnek alarak her hangi bir endişeye kapılmadan nasibimizi aramak ve gayret etmektir.
İnsanı rızık konusunda endişeye sevk eden, en mühim sebeplerin başında şüphesiz kanaat etmemek ve israf etmek gelir. Bugün rızkının darlığından şikayet edenlerin çoğuna bakınca, aslında yaşam şartları sınırlı olduğu ve alt seviyede yaşaması gerekirken, kendisinden yüksekte olanlara özenerek kendi kendisini sıkıntıya soktuklarını görüyoruz.
Unutmayalım, Allah Teala yarattığı bütün canlıların rızkına kefil olmuştur. O’na itimat etmeyip gereksiz ve yersiz endişelerle Allah Teala’nın yarattıklarına el açarak veya başka kapılardan medet ummak eşref-i mahlûkat olan insanı zillete düşürecektir.
İnsan dünyada bir imtihan gereği durmaktadır, dolayısıyla rızkını temin ederken de Allah Teala’nın emri doğrultusunda rızkını helal yoldan temin etme sorumluluğu vardır. Bir insanın rızkını temin etmek için verdiği emek ve gayret rızkın helal olmasına yetmemektedir. Rızkın helal olabilmesi için helal bir yol ile kazanılması, hiç kimsenin hakkına girilmemesi ve Allah (Azze ve celle)’ın rızasını gözetmesi gerekmektedir.
Rızkın haram yoldan kazanılması hayatın zehir, kalbin yanık ve hüsranda olmasına sebep olur. Bu durum insanın dünyada zillet içerisinde haysiyetsiz ve musibetlere düçar olmasına sebep olurken, ahirette azap içerisinde ebediyen yaşamasına sebep olacaktır.
Helal yoldan kazanılan rızık konusunu Hazreti Mevlana şöyle bir misalle ne kadar güzel izah ediyor.
” Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki su ise, onu kaldırıp yüzdürür.”
Buğday ekilen yerde arpa, arpa ekilen yerde mısır bitmediği gibi vücuda giren maddi ve manevi gıdalar da aynı netice müşahede edilir.(5)
Eğer vücuda helal yoldan kazanılan rızık girer ise vücudun azalarından helal ameller sâdır olur, haram yoldan giren rızık ise insan bedenini ve azalarını harama ve isyana sevk eder.
Bir gıdanın vücuttaki seyrini tamamlayabilmesi için 40 gün geçmesi gerekmektedir. Yani haram yoldan vücuda giren bir gıdanın etkisi 40 gün boyunca vücutta etkisini devam ettirecektir. Haram giren bir bedenin helal yola tevessül etmeyeceği, hatta yaptığı duasına bile icabet edilmeyeceği riskini göz önünde bulundurmak zorundayız. Manevi dünyamızı mamur etmek için, ezelde bize takdir edilen rızkı helal yoldan kazanmak ve bedene giren rızkın sirayeti olarak Allah Teala’nın rızasına mutabık isler yapmaya gayret etmek durumundayız.
Eğer bir kul, hem ahlak hem de takva ile kendisini teçhiz eder, her amelini Allah Teala’nın rızası doğrultusunda yaparsa salihlerden olur. Bu yolla israftan korunur, ihtiraslarına gem vurur ve kendisine takdir edilmiş rızkın bereketine nail olur.
Hasılı kelam, kul sebeplere tevessül eder üstüne düşen gayreti gösterirse ve tevekkül ederse Rezzak olan Allah (Azze ve celle) ona kafi gelecektir.
Ne demiş Kul Nesimi bir kulak verip yazımızı nihayete erdirelim
Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem..
Ya Rabbi bizi helal ve temiz rızıklarla merzuk eyle. Aldığımız helal gıdalar ile sana hakkıyla kulluk etme gücü ve şuuru ver.
Dipnotlar:
1- Hud suresi 6.Ayet
2- Zuhruf suresi 32. Ayet
3- Buharı,Rikak 30; Müslim, Zühd,8; Tirmizi, Kıyamet, 59
4- Tirmizi, Zühd,33; İbn Mace,Zühd,14
5- Osman Nuri Topbaş
Cevapla