İlber Ortaylı‘nın CNN Türk’deki bir programına denk gelip, dinlemeye başladım birkaç zaman önce. Tıpkı müteveffa İnalcık Hoca gibi, dinî meselelerdeki birçok yorumu sığ olmanın ötesinde mutlak anlamda yanlış Ortaylı‘nın. Garip olan, Osmanlı tarihini, Osmanlı padişahlarını değerlendirirken -tabii olarak- bazı başka iç ve dış dinamiklerin bilinmesi gerektiğini ortaya koyan “hocalarımızın”, bu gibi temel tarihî meseleleri ele alırlarken kaynakların aksine konuları tamamen hakikatten uzak bir şekilde ortaya koymaları.
İbn Teymiyye bağlamında, “Biliyorsunuz bunlar öyle çok hadis kabul etmezler,” demek, İbn Abdülvehhab bağlamında, onun Ahmed b. Hanbel (Ortaylı‘nın dediği gibi “Ebû Hanbel” değil) ve özellikle eş-Şafi’î’ye ittibâ ettiğini iddia etmek bilmiyorum ne ile kâbil-i teliftir? (Vehhâbîlerin hemen hemen tamamının Hanbelî olmasınınsa konuyla doğrudan bir alâkası yok.)
Asıl mesele ise, İslâm hukukunu, temel bazı İslâmî meseleleri hakikaten derinlemesine bilmeden, diğer temel tarihî hadiseleri “yorumlamak” ne kadar sahicidir, sorusunun cevabında gizli.
Konu başlıklarını, ibret için sıralamak lazım bu yüzden;
* İbn Teymiyye’nin, İslâm’ın ilk asırlarındaki Hariciler’e yakın bir “düşünür” olduğunu biliyor muydunuz?
* Ve, “Bir kere bunlar, geniş bir hadis külliyatını kabul etmiyorlar, uydurması çok diye,” diyen Ortaylı‘ya birisi, bir hadis tarihi kitabı hediye etse fâideden hâli olur mu?
* Sonra mesela, “İbn Hanbel galiba [hadisleri] 18’e kadar falan indiriyor,” diyen Ortaylı‘ya, ismini doğru telaffuz edemediği Ahmed b. Hanbel’in “Müsned”ini hatırlatmak bir şey ifâde eder mi? (İlgili meselenin Ebû Hanîfe‘ye isnadı ise öteden beri cevabı verilmiş bir iddiadan başka bir şey değil.)
* Siz, Türkiye’deki Hanefîler’in kabul ettiği “Sahih-i Buhârî” denen “külliyat”tan haberdar mısınız?
* Peki ya, Hz. Ali‘nin, Hariciler tarafından, Hz. Mu’âviye ile “uzlaşmaya gitmek istediği için” katledildiğini duymuş muydunuz?
* Kadıyanilikle Kadızadeliler’in birbirine karıştırılmasını, sadece kelime itibariyle bir benzerlikle açıklamak mümkün müdür, doğrusu bunu tâyin edemiyorum…
Bu gibi hassas, nahif meselelere daha ciddiyetle yaklaşması gereken/beklenen hocalarımızın konuları eksik değil, yanlış anlatmaları diğer tespitleriyle ilgili de şüphe uyandırmaya kâfi gelecektir elbette. Bu, onların “kadrini tenkis etmek” (…) değil, ama…
“Muhammed İbn Abdülvehhab‘ın ortaya koyduğu kuralların hepsi, Ebû Hanbel‘e ve Şafi’î’ye çok yakın,” demek bir ciddiyetsizliğin ürünüdür. Ortaylı, muhataplarını hususen tartıştığı konularda meseleyi bilmemekle itham etmesiyle meşhur bir müellif olarak, bu gibi hatalara düşerken takipçilerini yanıltmak vebâlini sırtlanıyor “kınadığıyla” imtihan olunarak.
Kendisini ikaz etmenin bir faydayı tevlid edebileceği ihtimali elbette yok değil.
İlgili programın linki: https://www.youtube.com/watch?v=gmGPW8zCCtI
(Programa dâir notlarımı bir başka çalışma esnasında aldığım için yukarıda zikrettiğim ifâdelerin linkteki videoda hangi dakikalarda terennüm edildiğini kaydetmemiştim, her duyduğuna inanmayı şiâr edinmemek bahtiyarlığına erişenlerin programı izlemesini tavsiye ederim.)
Cevapla