Musellem Tercüme Projesi
Eser: Mevâkifu’l-Enbiyâ Fi’l-Kur’ân
Eserden Yapılan Tercüme Numarası: 03
Mütercim: Ömer Çınar
- Meleklerin Hz. Âdem’in Halife Kılınması Hususundaki Sözleri
Yüce Rabbimiz, Hz. Âdem’i halife kılacağını meleklere haber vermiştir. Bu, Hz. Âdem’in geride anlatılan beş yaratılış merhalesinden geçip kuru çamurdan yapılarak ateşte pişirilmiş toprağa dönüşmesinden önceydi. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّي جَاعِلٌ فِي الْاَرْضِ خَليفَةً قَالُٓوا اَتَجْعَلُ فيهَا مَنْ يُفْسِدُ فيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ اِنّٓي اَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ
“Hani Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Biz seni eksiksiz bilirken ve durmadan övgü ile tenzih ederken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu.’’[1]
Bu âyetin etrafında şu işkâller dönmektedir:
Birincisi: Bu âyet-i kerîme, Yüce Allah’ın meleklere buyruğunu, meleklerin bu buyruğa dair sorularını ve Yüce Allah’ın onların sorusuna verdiği cevabı içermektedir. Yüce Allah onlara buyurmuş, onlar Yüce Allah’a sormuş, Yüce Allah da onların sorusuna karşılık vermiştir.
Bir takım ıstılah ve -demokrasi gibi- günümüz fikri akımlarıyla müptela olmuş bazı kimseler, bu âyeti Allah ile melekler arasında cereyan eden bir diyalog/tartışma olarak adlandırmaktadır. Biz bu kimselere ait şu satırları okuduk: “Allah, Âdem’i halife kılmak istediğinde, bunu meleklere haber vermek için onlarla diyalog kurmuş, melekler Allah’a karşılık vermiş sonra da Allah meleklere karşılık vermiştir.’’
Diyalog, günümüz asrında yaygın olarak kullanılan bir terimdir. İnsanlardan birçoğu, diyalog çerçevesinde başkalarının görüşlerini dinlemek ister ve karşıt görüşte olanların kendi görüşlerini dile getirmeleri için onlara fırsat verir.
Bizim buna bir itirazımız yoktur. (17) Bilakis bizler de diyalog kurmak istiyor ve -sorumluluğu hangi derecede olursa olsun- her sorumlu kimseyi, kendisiyle karşıt görüşte olanlara görüşlerini beyan etmeleri için fırsat vermeye ve başkalarının fikirlerini dinlemeye davet ediyoruz.
Ancak biz, Yüce Allah’ın meleklere buyruğuna ve meleklerin Yüce Allah’a söylediklerine “diyalog” denmesine karşı çıkıyoruz.
Diyalog; seviyeleri farklı, farklı görüşlere sahip ve aralarında fikir çatışması olan taraflar arasında gerçekleşir. Bu taraflar karşı karşıya gelir, konuşur, münakaşa eder, her biri kendi fikrini ortaya atar ve sonra belirli bir görüş üzerinde anlaşma sağlanır.
Yaratıcı olan Yüce Allah ile yaratılmış olan melekler arasında bir eşitlik yoktur, olamaz. Yüce Allah azamet ve celâl sahibidir ve her türlü noksanlıktan münezzehtir. Burada Yüce Allah ile melekler arasında diyalog yoluyla çözülmesi istenen herhangi bir ihtilaf ve çekişme yoktur, olması da düşünülemez. Nitekim Yüce Allah haber verir, takdir eder, diler ve emreder. Melekler de kendilerine emredileni olduğu gibi yerine getiririler.
Öyleyse Yüce Allah ile melekler arasında cereyan eden bu konuşmayı “diyalog’’ olarak adlandırmak mümkün değildir. Bilakis Yüce Allah sadece yapacağı şeyi meleklere haber vermiş, melekler de bunu iyice anlamak isteyince Yüce Allah onlara cevap vermiştir.
İkincisi: Yüce Allah, meleklere niçin haber vermiştir?
Bazı insanların aklına şöyle bir soru takılmaktadır: Yüce Allah, yeryüzünde halife yaratacağını melekelere niçin haber vermiştir?
Bazıları, bunun bir “istişare’’ olduğunu düşünmektedir. Yani Yüce Allah, meleklerle istişare etmiş ve Âdem’i halife kılma hususunda onların fikrini sormuştur! Biz birinden, bu manaya gelen bir görüş okuduk. (Ona göre) Yüce Allah, Âdem’i halife kılma hususunda meleklerle istişare etmiş, bundan ötürü melekler de Allah’a itiraz ederek cevap vermiştir!
Bu görüş merduttur, kabul edilmez bir fikirdir. Nitekim Yüce Allah, yapmayı murad ettiği bir şey hususunda meleklerle de yarattığı herhangi bir varlıkla da istişare etmez! Yani Yüce Allah ile yarattıkları arasında bir şûra (istişare) olmaz!
Çünkü Yüce Allah hiçbir varlıkla istişare etmez. Çünkü istişare eden kişi, bazı şeylerden habersiz olabilir ve istişare ettiği kişinin fikrini sorarak, doğru olan yönü bilmek ister. Ancak Yüce Rabbimiz, her şeyi bilendir ve kendisine hiçbir şey gizli kalmamaktadır. Meleklerle istişare etmez, onlardan herhangi bir görüş ya da bir tahlil talep etmez.
Yüce Rabbimiz, yeryüzünde halife yaratacağını onlara bildirmiştir. Bu, melekleri şereflendirmek kabilinden ileride yapacağı bir şeyi, yapmadan önce onlara haber vermektir. Yani bu, Yüce Allah’ın melekleri şereflendirmesi, onları mükerrem kılması ve haber vermesidir. Başka bir şey değil! (18)
Nitekim bu haber, kesinlik sığasıyla gelmiştir: اِنّي جَاعِلٌ فِي الْاَرْضِ خَليفَةً “Ben yeryüzünde bir halife yaratıcıyım.” [2] Bu âyetteki جَاعِلٌ kelimesi ism-i fâildir. İsm-i fâil kesinlik ve kararlılığa delâlet eder. Bunun yerine “Ben yakında yeryüzünde bir halife yaratacağım’’ dememiştir. Yani Allah-u Teâlâ, henüz gerçekleşmemiş bir şeyi ism-i fâil sığasıyla haber vermiş ve onun mutlaka gerçekleşeceğini bildirmiştir. Çünkü Yüce Allah bunu yapmayı dilemiştir. O’nun dilediği her şey mutlaka gerçekleşir. Zira Allah’ın dilediği olur ve O’nun emrine karşı gelecek hiçbir güç yoktur.
Üçüncüsü: Meleklerin sorusu ne anlama gelmektedir?
Yüce Rabbimiz, meleklere yeryüzünde bir halife yaratacağını haber verince, melekler:
اَتَجْعَلُ فيهَا مَنْ يُفْسِدُ فيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَ “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” [3] dediler.
Buradaki konu, meleklerden sâdır olan اَتَجْعَلُ ifadesindeki istifhâm (yani soru) hemzesinin hangi istifhâm çeşidine dâhil olduğudur.
Bazı kimseler, buradaki hemzenin istifhâm-ı inkârî olduğunu (yani sorunun inkâr ettiğini bildirir şekilde sorulduğunu) söylemektedir. Bunlara göre, melekler Yüce Allah’ın fiiline karşı çıkmış ve Âdem’i yeryüzünde halife kılmasına itiraz etmiştir. Çünkü melekler, kendilerini halifeliğe daha layık görerek, bu halifenin yeryüzünde bozgunculuk yapıp kan dökeceğini, kendilerinin ise Allah’ı tespih edip takdis ettiklerini söylemişlerdir. Buna rağmen Allah niçin kendilerini halifelikten uzaklaştırarak kendilerinin yerine Âdem’i halife olarak seçmiştir? Bu sebeple Allah’a itiraz ederek şöyle dediler:
اَتَجْعَلُ فيهَا مَنْ يُفْسِدُ فيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ
“Biz seni eksiksiz bilirken ve durmadan övgü ile tenzih ederken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?”[4]
Bu, çok sakıncalı bir görüş ve büyük bir hatadır. Meleklerin sorusunu bu şekilde tefsir etmemiz caiz değildir.
Çünkü Yüce Allah, melekleri kulluk eden, kendisine itaat eden, isyân ve muhalefet etmeyen, karşı çıkmayan ve Allah’ın yapacağı hiçbir şeyi inkâr etmeyen kimseler olarak yaratmıştır.
Yüce Allah melekler hakkında şöyle buyurmuştur:
لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
“(O melekler) Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmez ve kendilerine emredileni yerine getirirler.’’[5]
Başka bir âyette de şöyle buyurmuştur:
بَلْ عِبَادٌ مُكْرَمُونَ ﴿٢٦﴾ لَا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُمْ بِاَمْرِه يَعْمَلُونَ
“Bilâkis o evlât dedikleri lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır. O’nun sözünün önüne geçmezler, sadece O’nun emriyle hareket ederler.’’[6]
Böyle özelliklere sahip olan meleklerin, Allah’a itiraz edip fiiline karşı gelmeleri düşünülemez. Bu sebeple اَتَجْعَلُ فيهَا مَنْ يُفْسِدُ فيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَ “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” âyetindeki sorunun, inkâr soru olması mümkün değildir.
Melekler, Hz. Âdem’in yeryüzünde halife kılınmasının hikmetini bilmek ve yakîni bilgilerini artırmak için ilim kabilinden bir soru sormuşlardır. Nitekim onlar, Allah’ın fiillerindeki hikmetlere yakînen iman etmektedirler. Binaenaleyh Hz. Âdem’in halife olarak yaratılmasındaki hikmete de iman etmekteydiler. Ancak onlar, bu doğru yönü bilmiyorlardı. Bu sebeple bunu öğrenmek için -istifhâm kabilinden- Yüce Allah’a sordular. (19)
Sanki onlar şöyle dediler:
“Ey Rabbimiz! İlmen ve yakînen imanımızın artması için Hz. Âdem’i yeryüzünde halife olarak yaratmandaki hikmeti bizlere bildir!’’
Bu yüzden Yüce Allah, Hz. Âdem’i halife kılmasındaki hikmeti beyân ederek meleklerin sorusuna cevap vermiştir.
Dipnotlar:
[1] Bakara, 2/30.
[2] Bakara, 2/30.
[3] Bakara, 2/30.
[4] Bakara, 2/30.
[5] Tahrîm, 66/6.
[6] Enbiyâ, 21/26-27.
Cevapla