Eser Telifi: Serkan Ünal
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Efendi, Sultan II. Abdulhamid’in tahta yeni çıktığı bir dönemde dünyaya gelmiş (1878), siyasi çalkantıların en fazla olduğu bir dönemde ilim tahsil etmiş, buna rağmen çalışmalarında muvaffakiyetlere erişmiş, ömrü Cumhuriyet yıllarına kadar uzamış, gerek Osmanlı gerek Türkiye Cumhuriyeti döneminde çeşitli vazifelerde bulunmuş, kıymetli ve dirayetli bir ilim adamıdır. Son Osmanlı Şeyhülislâmı Mustafa Sabri Efendi’nin Mısır’daki Ezher’den daha kıymetli gördüğü Osmanlı medreselerinde hem talebelik hem müderrislik yapmış, İbnülemin Mahmud Kemal İnal’a kendisinin söylemiş olmasından öğrendiğimiz üzere 40 günde Fransızca öğrenmiş, Felsefe ve Kelam ilmiyle ilgilenmiş, bu alanda tercüme ve telif eserler vermiştir.
II. Meşrutiyet’in ilanıyla Meclis-i Mebʿûsân’a Antalya mebʿûsu olarak seçilen Elmalılı Efendi, Damat Ferit Paşa döneminde Sultan Vahidettin’in emriyle Vakıflar Müdürlüğü görevini deruhte etmiştir. Siyasî alanda yürüttüğü vazifelerde onun İslam Hukuku formasyonunun inkâr edilemez bir etkisi olduğu açıktır.
Ülkemizde tanınmasına vesile olan çalışması kuşkusuz “Hak Dini Kur’an Dili” isimli Türkçe Kur’an-ı Kerim tefsiridir. Zamanın Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi ve Ahmed Hamdi Akseki’nin tefsiri Elmalılı, ayet meallerini ise Mehmed Akif Ersoy’un hazırlaması teklifine önce sıcak bakmamış, hakkıyla tercüme ve tefsirin mümkün olmayacağı gerekçesiyle kabul etmemişse de ısrarlar ve “Kesinlikle onu (Kur’ân’ı) insanlara açıklayacaksınız.” ayet-i kerimesinden hareketle manevi bir vazife telakki ederek çalışmaya başlamayı kabul etmiştir. Elmalılı Hamdi Efendi’nin 1926 da başlayıp 1938’de tamamlamaya muvaffak olduğu çalışma bilinmeye, takdir toplamaya ve metholunmaya ziyadesiyle layıktır. Zira eser içerisinde onun nadir ilmi kişiliğini, edebî üslûbunu, kelâmî, fıkhî, tasavvufî, lugavî görüşlerini barındırmakta, farklı ilimlerdeki dirâyetini, uzmanlığını ve başarısını gözler önüne sermektedir. Eser zaman zaman kadim tefsirlerden iktibaslara yer verse de, tam anlamıyla orjinaldir.
Bu satırların yazılmasına vesile olan, Kökler Yayınevinden, Serkan Ünal imzasıyla çıkan “Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ve Tenkitçi Yönü” isimli çalışma bu orjinalliğin en kıymetli sebeblerinden birini, Hamdi Yazır Efendinin, tahkikçi ve tenkidçi yönünü ele almaktadır. Hamdi Efendi eserlerinde, yeri geldikçe hakikate ve ekseri ulemanın ittifakına muhalif görüş bildiren alimleri, ilgili mesele çerçevesinde eleştirmekten geri durmamış, bu anlamda yetkin olduğu sahalarda ilmî mesuliyetin gereğini yapmaktan imtina etmemiştir.
Söz konusu eser, Elmalılı’nın tenkid ettiği hususen iki ismi, İbn Sînâ ve Muhammed Abduh’u geniş çerçevede, el-Cübbâî, Kadı Abdulcebbâr, İbn Atıyye, İbnü’l- Arabî, Ebû Hayyân, Kazimirski ve İsmail Fenni Ertuğrul’u daha dar çerçevede konu edinmiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır, İbn Sînâ’nın bir takım fiziksel yaklaşımlar sebebiyle, Hz. Peygamberin bir mucizesi olan Ay’ın yarılması hadisesini inkâr ettiğini düşünmüş, İbn Sînâ’nın bu yaklaşımına yine bilimsel bir takım yorumlarla tenkid yöneltmiştir. Yine İbn Sînâ’nın Felak Suresi ikinci ayeti tefsirinde “yaratılmışların şerrinden” muradın istiazede bulunanın bizzat kendisi olamayacağı şeklindeki görüşü de Elmalılı Hamdi Efendi’nin tenkidine muhatap olmuştur.
Hamdi Efendi’nin tefsirinde ciddi bir yer ayırdığı, Serkan Ünal’ın çalışmasında da önemli bir yer tutan diğer tenkide muhatap mesele de M. Abduh’un Fil Suresi tefsirinde, kuşların yerine sinek ya da sivrisinek, taşlar yerine ise, üzerinde çiçek ve kızamık mikrobu taşıyan toz parçacıkları yorumunu kat’i bir hakikat gibi sunmasıdır. Elmalılı efendi bu yaklaşımın, aklî, naklî ve lugavî açıdan ciddi tutarsızlıklar barındırdığını ortaya koymuştur.
Bu tavrın Abduh’dan sonrada devam ettiğini, Modern İslam Düşüncesi’nin bir ürünü olduğunu, en temel sebebinin de akla yatkın olmayan hadisâtın, akla yatkın kılınmaya çalışma garabeti olduğu ise bu çalışmanın çeşitli nakillerle okuyucuya sunduğu bir tespittir.
Cevapla