Bir Plastik Sufi’nin Evrimi : Hakan Mengüç’te Biyografik Değişim

Enis Doko’nun yazısı aslında daha uzun; New Age, sufilik, plastik sufi kavramlarına dair izahların olduğu tam metin için sayfa sonundaki adrese gidebilirsiniz. Ancak yazıyı okurken, bunun yaşanmış olmasından bile ciddi rahatsızlık duyduğum değişim serüvenini iktibas etmeden duramadım.. Bu yazıyı okuyunca muhtemelen siz de yazının tamamına bir göz atmak isteyeceksiniz.  

Buyrun

Bir Plastik Sufi’nin Evrimi

Plastik Sufiliğin New Age ile olan bağını görmek için popüler yazar Hakan Mengüç güzel bir model oluşturur. Mengüç’ün web sitesinin arşivlenmiş kayıtlarına ve oradaki biyografisinin evrimine bakmak epey bilgilendiricidir (Evet, internet ne kadar güzel bir icat değil mi?).

http://hakanmenguc.org sitesinin internet arşivinden farklı dönemlerdeki içeriklerine ulaşmak mümkün (https://web.archive.org/). 30 Ağustos 2009 – 24 Haziran 2024 toplam 15 yıllık kayıtlar duruyor.

30 Ağustos 2009’da sitesinde tasavvufla ilgili bilgiler yok. O zaman da eğitim veriyor. Günde 500 İngilizce kelime öğrenmekle övünüyor. Okulu sevmediğini ifade ediyor, aktarayım:

“5 yaşında matematik problemleri çözüyordum. Hatta annemin arkadaşları telefonda beni isterler, bana matematik soruları sorarlardı. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Okula başladım ve matematiğim hep bir geldi. Daha o zamanlar ailem, okulun bana göre olmadığını anlamalıydı ama anlayamamışlar. Net söylüyorum, hayatta ne öğrendiysem okulun dışında öğrendim ve üniversite dahil okulu hiç sevmedim, zorla gittim. Okul bana göre değil, okul tipi insanlar da var, okul kötü demiyorum, sadece bana göre değil.”

Övündüğü vasfı ise hipnoz. 16 yaşında eline geçen hipnotizma ile ilgili kitaplardan öğrenmiş bunu. Sonra ne mi olmuş. Kendisinden dinleyelim:

“Ben ne yaptım? Önüme gelene, ‘Seni hipnoz yapabilirim, yapayım mı?’ diyordum. Onlarda, ‘Ben asla hipnoz olmam’ diyorlardı. Ve macera böyle başladı. Kitaptaki her şeyi uyguladım, isimlerini unutturdum, onları farklı kişiliklere soktum, bilinç deneyimleri yaşattım vs. vs. Hatta işi o kadar abarttım ki hipnoza inanmayanlara gösteriler yapıyor, üç kişiyi aynı anda hipnoz yapıyordum. Şimdi şaşıyorum kendime, ne cesaret. Kendimden o kadar emindim ki, neredeyse bir tane bile başarısız denemem olmadı. Kendime bir iple kolye ucu ayarlamış, insanları onu sallayarak hipnoz ediyordum. Yıllar sonra sertifikalı hipnoz uygulayıcılarına bu yaptıklarımı anlattığımda çok şaşırdılar, kendileri bile bu kadar çok şey yapamamışlar. Peki bu kadar başarılı olmamda etken neydi? Deli Cesareti 🙂 Yapamayacağım konusunda şüphem yoktu, kitaptaki adam yapmışsa ben de yapardım…”

Sonraki yıl bire bir koçluk hizmeti de vermeye başlıyor. O zamanlar gurusu Mevlâna değil, kendi sitesinden aktaralım yine: Hakan Mengüç aynı zamanda, Bill Clinton, Rahibe Teresa, Nelson Mandela, Prenses Diana, Mikhail Gorbaçov’un bulunduğu bir çok kişiye mentörlük ve 80 ülkede milyonlarca kişiye eğitim, seminer veren Sınırsız Güç ve İçindeki Devi Uyandır kitaplarının yazarı Anthony Robbins’in Avrupa Seminerleri Organizasyonunun Türkiye (partneri) temsilcisidir.”

Tabi tüm New Ageçiler gibi o da kuantum fiziği ile ilgilidir. Hatta çalışmalar yapmaktadır. Kendisinden dinleyelim:

hakan mengüç dünyaya farklı bir bakış açısından bakmamızı sağlayan kuantum fiziği konusunda araştırmalar yapmakta, fizikçilerle konuşmakta ve kuantum fiziği araştırmacısı ve fizik öğretmeni neslihan güvenir ile ortak çalışmalar yürütmektedir.”

Mengüç uzun yıllar nlp, koçluk ve hipnoz eğitimleri veriyor. Tasavvuf öyle kariyerinde önemli bir yer oynamıyor. Bu süreçte kendini çok ilginç şekillerde tanıtıyor: ” Twitter’da kendisini Amerika Birleşik Devleti Başkanı Barack Obama takip etmektedir.” CV için sıra dışı bir bilgi. Uludağ Üniversitesinde okuduğunu söylüyor ama bölümünü beyan etmiyor. Bir tane biyografisinde üniversiteyi bıraktığını söylüyor. ABD’de uzaktan psikoloji okuduğunu söylüyor ama yine ilginç bir şekilde üniversite ismini vermiyor. Muhtemelen okuduğu okul akredite değil. Üniversitelerde davet edildiği zaman kendisine verilen plaketleri ödül olarak sunuyor.

2014 yılında geldiğimizde CV’sine yeni bir şey daha ekliyor:

“Güney Afrika Cumhuriyeti ‘Limpopo Animal Rehabilitation Center‘da ‘Hayvan Davranışları ve Rehabilitasyonu’ üzerine eğitim aldı. ‘Bilinçaltı ve Hipnoz’ adında bir kitap yayımladı.”

Hala doğrudan tasavvufta uzmanlığı ile ilgili söylediği bir şey yok. 

2015 yılında geldiğimizde durum bir anda değişiyor. Biyografisine şu cümle ekleniyor: “Küçüklüğünden itibaren Tasavvuf dersleri aldı. Osmanlıca ve Arapça okuyabilmekte, yazabilmektedir.” 6 yıl öncesinden beri hakkında bir sürü farklı hatta bazısı tuhaf bilgiler veren Mengüç, 2015 yılında bir anda küçüklüğünden beri Tasavvuf dersleri aldığını hatırlıyor, hem de Tasavvuf kaynaklarını orijinalinden okuyacak becerisi olduğunu ima ediyor. Seminerlerine ateş yürüyüşü ekleniyor. Sonraki yıl CVsine şunu ekliyor: Şems-i Tebriz’in diyarı Tebriz ve Tahran’da ‘Mevlana Terapi’ ve Tasavvuf üzerine eğitimler alarak kendini bu alanda geliştirdi.

Dillere Arapça ve Osmanlıcanın yanına Farsça ekleniyor. Ne de olsa Mesnevi’nin ana dili Farsça. Ama garip bir şekilde sonraki yıl Arapça listeden kayboluyor, bir ara tekrar beliriyor sonra tamamen kayboluyor. Arapça sanırım sekülerlere çok da hitap eden bir dil değil. Eğitim bilgilerinden ise ABD’de psikoloji okuduğu bilgisi kayboluyor. Ama Uludağ’da eğitim gördüğü yazmaya devam ediyor, tabi mezun olmadan terk ettiği bilgisi yer almadan.

2017’de Mengüç yeni bir bilgi daha hatırlıyor: “Mevlevi geleneği ile büyüdü. Geleneksel Mevlevi sufi müziği icracısıdır.” Artık o bir Mevlevi. 2018 yılında şunu da ekliyor: “Mevlevi geleneğinden ney yapım icazeti aldı ve aynı zamanda kişiye özel ney dersleri vermektedir.” Tabi sitesinde “Sufi içerikler” de artış gösteriyor. Hipnoz ilgisi ve eğitimleri terk edilme aşamasında.

2019 yılında Hakan Mengüç bir ilke imza atarak muhtemelen lise mezunu olmasına rağmen Kıbrıs’ta üniversitede ders vermeye başlıyor: “Girne Amerikan Üniversitesinde “Sufizm’e Giriş” dersi veren Hakan Mengüç aynı zamanda GAÜ bünyesinde kurulan Sufi Akademi’nin kurucusu ve başkanıdır.” Tabi bu bahsettiği dersin tek oturumluk bir açılış dersi olması olası. Zaten kurucusu olduğu Sufi Akademi de hiçbir zaman faal olmamışa benziyor.

Bugün sitesine girdiğimiz zaman tasavvufla ilgilenen, Osmanlıca ve Farsça bilen bir profil sunuyor. Elbette çok satan bir yazar. Sufi kamplar ve seminerler veriyor. Artık hipnotizmadan, koçluktan, drama eğitmenliğinden ya da kuantumdan söz etmiyor. Sitesinde ya da yazılarında Sufizm’in merkez kavramı olan Allah pek görülmüyor. İslam da çok önemli değil. Esasında bahsettiği şeylerin çoğu Sufi uygulamalarla da sadece yüzeysel olarak alakalı. Merkezi Sufi pratiklerden de çok söz etmiyor.

Mengüç plastik Sufizm’in güzel bir örneğini sunuyor. Zaman zaman filozof ya da Sufi felsefeci olarak anılsa da ne felsefe ne de ilahiyat eğitimi var. Tasavvufla ilgili tek gözüken eğitimi Tebriz’de aldığını iddia ettiği, muhtemelen sertifikalı bir eğitim, tasavvuf semineri. Herhangi bir tarikat ya da Sufi gelenekten aldığı icazeti de gözükmüyor. Kavramları kullanış biçimi ve yaklaşımları ise geleneksel tasavvufla doğrudan ilintili değil.

Enis Doko

Yazının Tamamı : https://serbestiyet.com/yazarlar/yeni-cagin-istismari-plastik-sufiler-179264/

Editör
Musellem.net editörü...