Ebubekir Sifil Hocaefendi‘nin makalelerinden oluşan bir eser. Kitaptaki makalelerin bir kısmı daha önce farklı yerlerde yayınlanmış, bir kısmı ise ilk defa bu kitap için kaleme alınarak başka bir yerde yayınlanmamıştır. Bir de “Transparan Libas-ı Takva ya da “Başörtüsünü Aşın, Nirvana’ya Ulaşın” isimli makalesi gibi yayınlanmak üzere yazılsada dönemin şartları sebebiyle yayınlanma fırsatı bulamamış makalele mevcut.
Ebubekir Sifil Hocaefendi‘nin üzerine daha ziyade eğildiği/eğilmek zorunda kaldığı Modern İslam Düşüncesi ile başlamış kitap. “Modern İslam Düşüncesinin Fikri ve Toplumsal Tahribatı” isimli makalesinde, modernistlerin toplumsal yapıyı bozacak ve fikirleri bulandıracak hezeyanlarına değinmiş. Genel olarak vahyi ve sünneti güncele yorumlama zihniyetinden doğan kusurlara cevap niteliği taşıyor. Küçümsenmeyecek bu fikirler müslümanları “kurtarma gayretini” aşmış.Öyleki “Gayrimüslim ble olsa, bir millet ne zaman reform yolunda bir adım atmışsa, bu, İslam yolunda atılmış bir adımdır” [1]diyecek kadar ilerlemiştir.
Yazar, Modernizm’in halis İslam anlayışının yanlışlarını bulma gayretinden[2] oluşan bu bozuk fikir yapısının işin ahirinde oluşturduğu tipin bir “Tatlı Su Müslümanı”[3] olduğunu vurguluyor ve verilen tavizlerin nerelere gidebileceğini dile getiriyor.
Türkçe İbadet Projesine Dair
Yazar cumhuriyetin ilk dönemlerinde üzerinde çok durulmuş, çok oyunlar oynanmış bir projeye, “Akif’e, Din Mühendisliğine, Türkçe İbadete Dair” başlıklı makalesi ile yer vermiş eserinde.
Evvela “Türkçe Kur’an” ifadesinin sakıncasına değinmiş yazarımız. Merhum Elmalılı‘nın bu konuya dair görüşünü [4] aktarmış. Sonrasında ise bu bozgunun tarihi arkaplanına inmiş, fikir babası Ziya Gökalp‘ten başlayarak geçmişe kısa bir dönüş yapmış.
Türkçe ibadet prjesinin şüphesiz en büyük adımlarından olan Mehmet Akif Ersoy‘a Meâl yazdırma girişimini ve bu girişimin sonucunu anlatmış.
Sonrasında ise projenin yakın zamandaki durumu, ve asıl amaçlar dile getirilerek makaleye son verilmiş. Bu bölümde ayrıca, özellikle arap dilindeki fesahat ve belagat sebebiyle bunu uygulamanın da imkansızlığına -belki yetersizliğine- örnekler verilerek açıklamalar yapılmış.[5] Bu bölüm gerçekten calib-i dikkattir.
Aynı ayetin Türkçe’deki karşılığını vermeye çalışanlardan, 8-10 farklı anlama gelebilecek çeviri çıkması, meselenin farklı bir boyutunu da ortaya koymaktadır.
Tabiat Olaylarını Nasıl Okumalı
Yazar sıralı iki farklı makale ile değinmiş konuya. Konu genel hatları ile Allah’ın (cellecelaluhû) yaratmasıyla başımıza gelen tabiat olaylarının meydana gelmesinde insanların payı ne kadardır, bu olaylar müslümanların yada kafirlerin günhalarından dolayı mı cerayan eder, olaylara İlahî bir ikaz olarak mı bakmalıyız, olayları doğrudan bir azap telakki etmek doğrumudur, Efendimiz (aleyhisselâm) ve dört büyük halifeler döneminde benzer olaylar yaşandı mı, Peygamber Efendimizin (aleyhisselâm) döneminde yaşanan güneş tutulmasındaki tutumunu nasıl değerlendirmeliyiz sorularına cevap aramış.
Kısacası konuya dair tüm telakkiler bu iki makalede dile getirilmiş, olaylara müslümanca bakış açısının nasıl olması gerektiği serahâten ifade edilmiştir.
Makâlâtı Kevseri Hakkında Bir Değerlendirme
Ebubekir Sifil Hocaefendi‘nin 1995 yılında Mahmud Esad Coşan Hocaefendi‘nin önderliğinde, Düzce’de düzenlenmiş bir sempozyumda yaptığı bildiridir.
Ebubekir Sifil Hocaefendi için kendi ifadesi ile “hayatının nirengi noktasını oluşturan” isim olması hasebiyle Zahid el-Kevseri‘nin büyük kıymeti vardır. Uzun yıllar ondan istifadeye çalışmış, onu benimsemis, eserlerini incelemiş, araştırmış ve talebeleri ile teşrik-i mesaide bulunmuştur. Bu bildiride özellikle Makâlâtı üzerinde durmasıyla birlikte diğer eserlerinin de kıymetinin bilinmediğini anlatmaktadır.
Ebubekir Sifil Hoaefendi ile bu bildiri baz alınarak yaptığımız röportaj nedeniyle bu konuda daha fazla detaya girmiyoruz.
Burada sadece bazı makalelerin başlıklarıyla birlikte kısaca içerik bilgisi verdik. Bunlar gibi toplamda dokuz makale içeren eser mutlaka tetkik edilmeli. Ebubekir Sifil Hocaefendi’nin diğer eserleri ile birlikte istifade edildiğinde, bir bütünlük oluşturacaktır.
Salih Kartal
Cevapla