Kimi partilerin barajı aşması ya da birkaç milletvekili eksik ya da fazla çıkarması için değil. Nicelik değil, nitelik peşindeyim…
Tüm zorluklara rağmen mücadele eden bir partiye, oyumla teşekkür etmek için sandığa gideceğim.
Bu gözü kara partiye oyumla moral vermek için sandığa gideceğim.
Bu bir avuç yiğit insana “yalnız değilsiniz” mesajını vermek için sandığa gideceğim.
Evet… Oy vereceğim partinin barajı geçemeyeceğinin farkındayım; ama o partinin, her şart altında mücadele edeceğine inandığım için destek oyu vereceğim…
Ayrıca… Hiç değil, yüzde 3 oy alırsa hazine yardımı almaya hak kazanacağı için bu yoksul partiye maddi katkı oyu vereceğim.
Ben… Meclis dışındaki bu partinin umudu inadına yaşattığını gördükçe, “oyum boşa gitmemiş” diyeceğim. Oy’uma/kendime olan saygım artacak![1]
Hemen girişte sizleri baş başa bırakmış olduğumuz alıntı fazlasıyla fantastik, ziyadesiyle romantik görünüyor öyle değil mi? Bu sistem içerisinde maalesef böyle romantik ve pembe hayallere imkân yok. Öyle bir özgürlük hakkı tanımıyor size bu sistem. Sizi, bizzat elleriyle biçimlendirmiş olduğu kabın şeklini almaya, size uygun gördüğü kalıbın içinde şekillenmeye bir şekilde icbar ediyor.
Evvela şunu belirtelim ki, bu yazı içerisinde yapacağımız hesaplamaya öyle veya böyle, bu memleketin vilayetlerinden herhangi birinin nüfusuna kayıtlı olan istisnasız herkes otomatikman dâhil olmuş oluyor. Bu duhulden sonra artık hiç kimsenin ‘’ben seçmen olarak kayıtlı değilim, bu işle hiçbir alakam olmadığı gibi, bu işte herhangi bir vebalim de yoktur’’ deme şansı da elinden alınmış oluyor. Bu ayrıntıyı, bu sistem içerisine -elinde olmadan- dâhil edilmiş kimseler olarak asla kaçırmamamız gerekiyor.[2]
Halk arasında münhasıran barajı aşamayan ya da aşması zor görünen partilere oy verenlere, tahminlerin barajı aşacağı yönünde geliştiği partilere oy verenler tarafından: ‘’oyun, partin barajı aşamayacağından boşa gidecek hatta boşa bile gitmeyecek, bir başka partiye belki de din düşmanlarının ve örgütün siyasi uzantısı olan partiye kayacak’’ şeklinde birtakım söylemlerde bulunulduğuna şahit oluyoruz. Burada yapmak istediğimiz bu ‘oy kayması’ denilen şeyin nasıl gerçekleştiğini teknik açıdan örnek bir hesaplamayla açık bir şekilde ortaya koymaktır.
Örnek Hesaplama
Bir İl farz edelim ve bu İl’de toplam 800 seçmen olsun… İl genelinde de toplam 6 Milletvekili çıkacak olsun… (pratikte mümkün değil bu rakamlar elbette, anlaşılır olması için rakamları küçük tutmayı tercih ettik.)
Seçim sonuçlarının şu şekilde olduğunu kabul edelim:
- Olan parti: A Partisi = 300 oy,
[0] 2. Olan parti: B Partisi = 220, [0] (Genel Ülke Seçim Barajını Aşamayan Parti)
- Olan parti: C Partisi = 100,
————
- Olan parti: Ç Partisi = 100,
- Olan parti: D Partisi = 55,
- Olan parti: E Partisi= 25 oy almış olsunlar.
Sandalye Dağılımı Nasıl Gerçekleşiyor?
- Olan B partisinin, bu vilayette yoğun bir oy almış olmasına rağmen, Ülke seçim barajını aşamaması sebebiyle, 4. 5. ve 6 olan, Ç, D ve E partilerinin de yine barajı aşamamaları sebebiyle Milletvekili hesabının dışında bırakıldıklarını farz ederek devam ediyoruz.
Çıkartılacak Milletvekili sayıları, en çok oyu alan partinin oylarının, vilayetin çıkartacağı toplam vekil sayısına kademeli olarak bölünmesiyle ortaya çıkan oy düzeyine göre hesaplanıyor.
- Vekil: 300 oy gerekli..
- Vekil: 150,
- Vekil: 75,
- Vekil: 37,5,
- Vekil: 18,75,
- Vekil: 9,375 oy. gerekli..
Şimdi dağıtarak gidiyoruz:
-A Partisi: 300 bandında tek, böylece bir vekil çıkartıyor.
-150 banında; A partisi bir vekil, B partisi barajı aşamadığından çıkartamıyor, C Partisinin oyu bu bantta vekil çıkartmaya yetmiyor.
-75 bandında A ve C partileri 1’er vekil alıyor,
-37,5 bandında, A partisi ve C partileri 1’er vekil çıkartıyor,
–Diğer iki bandın hesabına da zaten gerek kalmıyor ve sandalye dağılımı şöyle sonuçlanıyor:
A Partisi: 4,
C Partisi: 2,
B Partisi vd. partiler: 0
Hesaplama sonunda elde etmiş olduğumuz bu dağılımla birlikte seçenekler üzerinden devam ediyoruz… Mesela bu hesaba göre; ülke barajını zaten geçememiş olan B partisi seçmenleri, bu vilayette A partisini desteklemiş olsalardı, bunun tabloya yansıması acaba nasıl olurdu? Şimdi bu sorunun cevabını arayalım…
Barajı geçemeyen B partisine oy vermiş olan seçmenler bu Vilayette A Partisini desteklemiş olsaydı;
A partisi=5, C Partisi=1 Milletvekili çıkartmış olurdu. Yani A partisi fazladan bir Milletvekili daha çıkartırdı.
C partisi barajı aştığı halde 2. vekili çıkartamıyor, bir vekilde kalıyor, ona oy vermiş olan seçmenin oyları dolayısıyla A partisine gidiyor ya da Ç, D ve E partilerine oy vermiş olanların payları, B partisinin barajı aşması ya da aşamaması durumlarında A ve C partilerine dağılmış oluyor.
Şimdi bu hesaplama örnekliğinde, genel Milletvekili sayısı hesaplama işlemi sonucunda ortaya çıkmış olan şu çarpıcı sonuçları yazalım;
1- Her iki şekilde de, barajı geçemeyen Ç, D ve E partilerinin oyları, ilgili Milletvekili çıkartma bandının seviyesine en çok yaklaşmış partiye kaymış oluyor.
2- Ç, D ve E partilerinin seçmenlerinin, barajı geçmiş olan A ya da C partisine destek verdikleri farz edildiğinde, tablonun tamamen değişeceği anlaşılıyor.
3- 1. Hesaplamaya göre; A partisine oy verenlerin bir kısmının diğer partilere dağılmış olmaları durumunda seçmenler, C partisinin ağırlıklı olarak sandalye kazanmasını da sağlayabiliyorlar.
4- Muhtemel tablolardan en çarpıcı olan, örneğini vermedim ama Ülke genelinde %10 barajını aşamayıp da herhangi bir vilayette, ezici bir oy oranıyla 1. olan partinin durumudur… Bu parti, Milletvekili hesabına katılmayacağından onun hak edeceği bütün sandalyeler ilgili bölüntü ve oy bandı seviyesine göre diğer partilere dağıtılacaktır.
Oylar CHP veya HDP’ye Kayar Mı?
Şunu unutmayalım ki bu oy kayması, seçime bugün girecek olan Partiler göz önünde bulundurulduğunda, CHP’ye kayma yönünde de gerçekleşebilir, HDP’ye kayma yönünde de…
Sonuç olarak daha evvel de vurgulamış olduğumuz gibi kişiler seçmen olarak yazılsın ya da yazılmasınlar, oy kullansınlar ya da kullanmasınlar, bu memleketin herhangi bir vilayetinin nüfus kütüğüne kayıtlı olduktan sonra, bu hesap havuzuna direkt olarak dâhil oluyorlar. Dolayısıyla oy kullanmayanın şu hesaplama yöntemi devam ettiği müddetçe, ‘’ben oy kullanmayarak bu rejime hiçbir şekilde müdahil olmuyorum’’ gibi makbul bir savunması ya da gerekçesi de kalmıyor. Buna göre, bir tercih yapmaya kesin bir şekilde zorlanmış oluyorlar…
Seçim Barajına Boğdurulan Tercihler
Bilhassa da seçmen olarak yazılanlar… İllerin Milletvekili sayılarının bölünmesinden sonra arta kalan hesaplama seçmen sayısı üzerinden yapıldığından, bunların oylarını boş ya da geçersiz kullanmış olmaları durumunda dahi bu hesabın dışına çıkamayacaklarını ifade etmiştik. Bunun yanında seçmenler, seçim barajının, kullanılan oyların geçerli olanlarının sayısına göre belirlenmesi sebebiyle, gerek Ülke barajı gerekse de İl Barajı hesabının ortaya çıkmasında de bu açıdan önemli bir rol oynamış oluyorlar. Kısacası seçmenler geçersiz oy kullansalar bile ya da seçmen olarak yazıldıktan sonra, sandığa hiç gitmeseler bile bu durum seçim barajı noktasında etkisizlik sağlamıyor. İlgili vilayetteki ve dahi Ülke genelindeki seçim barajının oy sayısı noktasında düşmesini-yükselmesini ve böylece dolaylı olarak birilerinin Milletvekili olarak çıkmalarını sağlamış ya da engellemiş oluyorlar.
Sözde Laik Ama Özde İslâmî Bir Oluşum…
Bu sistem içerisinde kalarak nasıl bir hal çaresi üretmek gerekiyor… Mevcut siyasi partilerden aslında herkes şikayetçi… Siyasi yelpazenin üzerinde -fikren- konuşlanmış bulunan, en sağda yer alanından en solda yer alanına kadar herkes bu yapıdan muzdarip. Dindarlar da sürekli, Nemrut’lar ve Firavun’lar gelmesin diye onlar kadar kötü olmayan -daha az- kötüleri, tercihe zorlanmış durumdalar. Din baltalanır, dinî hizmetler zarar görür endişesiyle yolsuzluk iddialarını, kötü yönetimi, ekonomik buhranları, terörle mücadele vd. alanlarda yapılan ciddi hataları en azından kısa bir süreliğine de olsa, daha büyük bela ve muhtemel musibetleri kısa vadede de olsa def etme adına, son derece rahatsız edici tercihlere mahkum edilmiş oluyorlar.
Bu konu şüphesiz buraya kadar yazmış olduğumuz meselelerin cümlesinden daha mühim bir konudur. Sistemin işleyişi, beğenelim ya da beğenmeyelim işte böyledir! Sıkıştırılarak belli tercihlere icbar edilmiş sancılı bir seçmen kitlesi mevzu bahistir. Burada Müslümanlara düşen her şeyden önce, kâğıt üzerinde yani sisteme uygun olması şart koşulan asgari çerçeveye uygun bir sözde deklaresi olan fakat özünde bizlerin hassasiyetlerini temsil eden bir siyasi oluşum üzerinde bütünleşmektir. Bugün böyle bir yapıya müsaade edilip edilmeyeceği elbette göz önünde bulundurulması gereken hassas bir durumdur. Fakat denemeden de bilinmez. Sonuçları her ne olursa olsun… Şeyh Sâid merhumun[3] ekmeğini yemeye hâlâ devam mı edeceğiz?
Dipnotlar:
[1] İsmi lazım değil, Ulusalcı olarak tanınan ve 7 Haziran seçimlerinde oyunu muhtemelen İşçi Partisine vermiş olan bir yazarın 5 Haziran 2015 Tarihli yazısından.
[2] Yücel Karakoç, ‘’Oy Kullanmayanlar Vebalden Tamamen Kurtulabiliyorlar Mı?’’ bkz. https://www.musellem.net/oy-kullanmayanlar-vebalden-tamamen-kurtulabiliyorlar-mi/
[3] Şeyh Sâid Merhum gerçekleştirdiği kıyâm ile hilafeti ve şeriat yönetimini geri getirmeyi hedeflemişti. Bu girişimin olumsuz netice vermesi bir bakıma, bu Ülkede bu dönüşümün o yöntemle sağlanamayacağının da ispatıydı. Dolayısıyla bu denendi ve netice alınamadı. İnsanların üzerinden de bu sorumluluk bir ölçüde de olsa, kalkmış oldu. Ama bunun belli bir garanti süresi de yok…
🙂 Şeyh Said’in ekmeği ya dişini kırar ya da midene oturur kardeşim.
Sen olayın aslını saptırıyorsun. Merhumun niyetine geçirdiğin kılıf üzerinden müslümanları tağuta kul olmaya çağırmaktan başka bir şey yapmadığının farkında bile değilsin.
Beni ara sana meseleyi a’dan z’ye anlatayım.
Gerçi anlayacak aklı zayi ettin ama neyse biz müslümanız, şu anlık görevimiz bu.